0 | 7

2.2K 176 46
                                    

Severek okuyor musunuz?

Oy ve yorumlarınızı unutmayın,
keyifli okumalar! 🤍

Gözlerimi araladığımda hayatımın en hiçlik içerisinde olan gününe uyandığımı hissediyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerimi araladığımda hayatımın en hiçlik içerisinde olan gününe uyandığımı hissediyordum. Başıma giren o ağrı yine yerli yerindeydi ve ben gittikçe kendime gelmeye başlıyordum.

Kısık gözlerimi etrafta gezdirdim, beyaz dekor edilmiş bir odadaydım. Oldukça geniş ve ferah bir yer gibi görünüyordu ancak ben hala nefesimin kesildiğini hissediyordum.
Bir yatakta yatıyordum. Buraya ne zaman ve nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sızlayan başımı umursamadan kalktığımda hafifçe inleyerek doğruldum ve yataktan indiğimde çıplak ayaklarım yere değdi.

Ayakkabılarım ayaklarımdan çıkarılmıştı. Lanet herif beni hem krize sokup, hem de bu odaya getirerek yatağa yatırmış olmalıydı.

Daha neler olduğuna bile anlam veremeden odanın kapısının çalışıyla titredim. Kimdi gelen, benim yanıma burada olduğumu bilerek gelebilecek kim vardı? O muydu?

"Kimsiniz?" diye seslendiğimde, titreyen ses tonumu sabit tutmaya çalışıyordum.

Birkaç saniye ses gelmedi ardından "Oda servisi," diyen genç bir kadın sesi duyuldu. Yutkundum, kapıyı açsam da açmasam da başım her türlü beladaydı zaten. Kapıya yürürken sarsılan bedenim, titreyen bacaklarım ve dönen başım ayakta durmamı güçleştiriyordu ancak ben kolay kolay yıkılamazdım. Kapıyı açtığımda gerçekten de oda servisi olduğunu gördüm. Servis masasının üzerinde çeşitli yemekler vardı, hepsi de birinci sınıf lüks yemeklerdi. Bir yanlışlık olmalıydı.

"Yanılıyor olmalısınız, bu yemekleri ben söylemedim?" Kadın gülümsedi ve söylediğim şeyi hiç duymamış gibi odaya girdiğinde ardından iki kadın daha girdi. Onların servisinde ise çeşitli çikolatalar, meyveler bulunuyordu.

Kadın gülümseyerek "Bunlar size gönderildi Akşin Hanım," dedi. O an kafama dank eden gerçekle dehşete düştüğümde yutkunarak gözlerine baktım. Çalışanlar vardı. Buraya girerken iskelet heykelinin dışında kimsenin olmadığı otelde şimdi odama servis getiriliyordu. "Bir sorun mu var?" dedi kadın, şaşkınlığıma bakarak.

"Siz ne zamandır buradasınız?" diye sordum, sonrasında sorumun oldukça saçma oluşunu hissederek yeniledim. "Yani, buraya girişimde resepsiyon dahil hiçbir yerde insanların olmadığını gördüm ancak şimdi buradasınız ve odama servis getirdiğinizi söylüyorsunuz. Kafam çok karıştı..."

"Ah," gülümsedi. "Dün sabah otelimizde bir virüsün yayıldığı gerekçesiyle arama yapıldı. O yüzden tüm müşteriler dahil, çalışanlar bile bir süreliğine uzak tutuldu. Şimdi buradayız, herkes durumu anlayışla karşıladı çünkü hiçbirimiz sağlık sorunları yaşamak istemiyoruz."

Bu ne tür bir oyundu böyle? Sırf benimle oynamak, beni korkutmak için insanların hayatlarıyla bile oynamış mıydı? "Peki ya," dedim cevabından korktuğum soruyu dile getirirken. "Virüs gerçekten de var mıymış?"

Başını iki yana salladı. "Asılsız bir ihbar olduğunu söylediler, o yüzden rahatça bugün burada çalışabiliyoruz."

"Lanet herif," mırıldanarak saçlarımı öfkeyle geriye iteklerken aslında saatlerdir değil de dünden beridir uyduğumu yeni fark ediyordum. Bedenim uykuya muhtaçtı, bayıldıktan sonra kendime anca gelebilmiş olmalıydım. Kadının beni beklediğini görünce bakışlarımı çevirdim, karnım delicesine gurulduyordu ve ben o mükemmel yemeklerden gözlerimi alamıyordum. "Bunları ben sipariş etmedim."

Kaşlarını kaldırdı kadın. "Fakat hanımefendi, bunlar sizin için sipariş edildi. Bu odaya getirilmesi söylendi."

Kadına yeniden itiraz etmek istediğimde kapı yeniden açıldı, bu kez tekerlekli askı standının beraberinde çeşitli giysilerle odaya giren adamı görünce daha da şaşırdım. "İyi günler," dedi gülümseyerek. "Bunlar sizin için gönderildi Akşin Hanım."

"Ne?" Neredeyse delirecektim, taa ki telefonuma gelen mesaj sesine kadar. Tüm o tedirginliğimle mesaja girdiğimde şaşkınlığım akıl almaz bir boyuta ilerledi.

İntihar hattı; günaydın kül kedisi, iyi uyuyabildin mi?

Siz; ne saçmalıyorsun piç herif?

İntihar hattı; bakıyorum yine sevgi dolusun, bu beni ne kadar mutlu ediyor bir bilsen.

Siz; senden nefret ediyorum!

İntihar hattı; oysa sürprizimden sonra bana aşık olmanı bekliyordum.

İntihar hattı; söyle bana, yemekleri mi beğenmedin, giysileri mi? Yoksa çiçekler istediğin türden değil mi?

Siz; ne?

Siz; çiçekler mi?

"İyi günler," diyen sese döndüğümde başka bir adam elindeki kocaman kırmızı gül buketiyle odaya girdi. "Bunlar sizin için Akşin Hanım."

Dudaklarım bir parça açıldığında elimdeki telefon kapanmış, yatağa düşmüştü. Neler olduğunu anlayamıyordum, uyanır uyanmaz bu kadar şok yaşamak kafamı döndürmüştü.

Evimi patlatmış, beni bir asansörde klostrofobimi umursamadan krize sokmuştu ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi bana yemekler, giysiler ve çiçekler gönderiyordu.

Bu adam ruh hastasının tekiydi.


📞

Hadi ama itiraf edin,
Asil Yamaç Kozcuoğlu'nu sevdiniz.

Böyle bir durum sizin başınıza
gelseydi, tepkiniz ne olurdu?

Oy vermeyi unutmayın!

İNTİHAR HATTI| TextingWhere stories live. Discover now