0 | 4

2.5K 189 56
                                    

Kurgu hoşunuza gidiyorsa oy vermeyi ve elinizden geldiğince yorum yapmayı unutmayın. Desteğinize ihtiyacım var, sizi çok seviyorum! 💪🏻🤍

 Desteğinize ihtiyacım var, sizi çok seviyorum! 💪🏻🤍

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

İntihar hattı; günaydın kül kedisi. Saat bugün ne yaptımı çeyrek geçiyor, başlamak ister misin?

Titreyen parmaklarımla mesajın üzerinde göz gezdirdiğimde titrediğimi hissediyordum. Kendime daha yeni gelebilmişken şimdi mesaj atması tüm o korkumu yeniden gün yüzüne çıkarmıştı.

Siz; sadece çalışıyorum.

İntihar hattı; stajyer hemşirelik zor mu, söylesene, orada kaç saat çalışıyorsun?

Siz; on saat çalışıyorum, bunu neden soruyorsun?

İntihar hattı; celallenme hemen tatlım, sadece iş yerinden erken ayrılıp ayrılamayacağını merak ettim.

Siz; sen ne saçmalıyorsun!

İntihar hattı; beyaz sana yakışıyor gerçekten de. Dün gece tam göremedim ancak üzerinde yine beyaz bir şeyler vardı. Bu renk seni yansıtıyor resmen.

Kocaman açıldı gözlerim. Oturduğum yerden korkuyla kalktığımda sandalyenin yere düşmesiyle kafeteryadaki tüm bakışlar üzerime çevrildi, ben ise yalnızca etrafıma bakarak onu arama derdindeydim.

İntihar hattı; boşuna yorma gözlerini, beni göremezsin çünkü görmeni istemiyorum ve ben görmeni istemezsem, sen yalnızca beni değil, hiçbir şeyi göremezsin.

Siz; tamam, bu kadar yeter. Artık benimle uğraşmayı kesmelisin.

İntihar hattı; seninle daha uğraşmadım bile? Bu yaptığına korkaklık derler. Oysa sen bana buluşacak kadar cesaret doluydun.

Siz; bir hataydı tamam mı, uzatmak istemiyorum. Lütfen artık beni rahat bırak.

İntihar hattı; dün gece sözlerim o güzel kafana tamamen girmedi anlaşılan. Unuttun mu, bundan sonra senin hayatın da benim. Sen artık benimsin, her anlamda.

Siz; bu koca bir saçmalık!

İntihar hattı; ölmek istemediğini zannediyordum.

Siz; istemiyorum.

İntihar hattı; o halde hemen kafeteryadan çık ve hastaneyi terk et. Sana atacağım adrese otuz dakika içerisinde varmış olmazsan, evine döndüğünde ortada bir ev göremezsin.

Siz; bu da ne demek?

İntihar hattı; zaman demek küçük kız, zamanın azalıyor ve yalnızca yirmi dokuz dakikan kaldı.

Konum gelmişti. Etrafımdakiler telaşıma hala şaşkınlıkla bakarken ben hiç beklemeden koşarak kafeteryadan ayrıldım. Korkuyordum. Hayatımda hiç korkmadığım kadar hem de. Nefes nefese üzerimdeki önlüğü çıkarıp görevlinin eline tutuşturduğumda "Acil çıkmam gerekiyor, annem fenalaşmış," yalanını uydurdum. Oysa bir annem bile yoktu. Ben kimsesiz bir pisliğin tekiydim; doğduğumdan beri.

Döner kapıdan koşarak hızla ayrıldığımda bir yandan da saate baktım, iki dakika çoktan geçmişti. Konum evimi gösteriyordu ve lanet olası trafik yüzünden ortalıkta bir tane taksi göremiyordum.

O an birkaç kez gördüğüm stajyer hemşire motoruyla tam olarak önümde durduğunda içimden sayısızca teşekkür geçirdim ardından ona doğru ilerleyerek nefes nefese kolunu tuttum. "Motorunu ödünç alabilir miyim Buğra?"

"Ne?" Şaşırdı, birkaç kez gördüğü birine motorunu güvenmeyecek gibi görünüyordu.

"Lütfen," dedim aldığım hızlı nefeslerin arasından. "Acilen eve dönmem gerekiyor, gördüğün üzere trafik tıkalı ve bir tane bile taksi göremiyorum! Lütfen, geri getireceğime söz veriyorum!"

ikilem de kalsa da, telaşıma kulak vererek indi motorundan ardından kaskını bana uzattığında "Kullanım ücreti keseceğim bilmiş ol," diye söylendi. "Ayrıca bebeğime bir şey olursa seninle aramızda kan davası çıkar, beni anladın mı?"

Hızlı hızlı başımı salladığımda kaskı elinden aldım. Dört dakika daha kaybetmiştim. O hala konuşurken direktmen kaskı takıp motora atladım ve hiç beklemeden gaza bastığımda arkamdan söylendiğini duyabiliyordum. Muhtemelen bu kadar hızlı sürmemden şikayet ediyordu ama kaybedecek zamanım yoktu.

Yirmi üç dakikam kalmıştı.

Trafiği umursamadan arabaların arasından gaza basarak geçtiğimde trafik polislerinin söylendiğini, arabaların durmaksızın korna çaldığını ve hatta kulaklarımı yakan küfürleri işitiyordum ancak hiçbirini duyamayacak kadar da korkuyordum.

Titreyen elimi ceketimin cebine sokup telefonumu çıkardığımda konuma bir kez daha baktım, o an on dakika daha kaybettiğimin farkına vararak daha da hızlandım.

Son on üç dakika.

Son sürat kullandığım motorun üzerinde uçtuğumu hissediyordum. Neredeyse çarpmak üzere olduğum arabalar, insanlar ve tabelalar oluyordu ancak onlardan çok ben telaşa kapılarak bağırıyordum çünkü hayatımda ilk kez bu denli korkuyordum.

Ve son beş dakika.

Beş dakikanın sonunda evimin sokağına girdiğimde kalbim neredeyse ağzımda atıyordu. Tir tir titriyordum ama durmaksızın motoru evime doğru sürmeye de devam ediyordum. Orada anılarım vardı. Annemin bana yaptığı ilk yemek ve babamın ilk gülümseyişi. Annemin son kez sarılışı ve babamın son kez saçlarımı okşayışı. Hepsi o evdeydi. O ev benim her şeyimdi.

Sonunda görüş açıma giren evimin kapısıyla daha da titredim ve o an telefona düşen bildirimle motoru yavaşlatıp, yutkundum.

İntihar hattı; otuz dakika çoktan doldu ve sen bir dakika geciktin kül kedisi.

İntihar hattı; bazen kaybedersin ve buna alışsan iyi edersin.

Ne olduğunu bile kavrayamamıştım; evim bir yanardağ gibi havaya uçtuğunda, kızıl alevler gökyüzüne doğru süzüldü. Bedenim şiddetli basıncın etkisiyle motordan savrulduğunda, asfalt zeminle buluştu.

Titremedim, dudaklarımı bile oynatamadım. Bakışlarım yanan evime kaydığında elimde sıkı sıkı tuttuğum telefonumdan metalik bir ses tonu yükseldi.

"Bu daha başlangıç. Ölümden korkan küçük bir kızın ölümle olan dansı şu andan itibaren başlamış bulunuyor."

İşte şimdi titriyordum.

"Bu dansta partnerin benim kül kedisi ve sen dansımızdan kimseye bahsetmeyeceksin. Unutma, her kelime bir ölüm demektir ve her ölüm senden değil, çevrenden bir can olur."

Kızıl alevlerden çekilen bakışlarım telefona doğru kaydı.

"İntihar hattına hoş geldin," diye devam etti. "Seninle asıl şimdi tanışıyoruz, Akşin Soysalan ve emin ol, çok eğleneceğiz."

❛ ⁠❛SUİCİDE HOTLİNE❛ ⁠❛

Bölümden keyif aldınız mı?

Oy vermeyi unutmayın!

İNTİHAR HATTI| Textingحيث تعيش القصص. اكتشف الآن