³⁸-Tekrardan Can Olmak

8.6K 1.1K 612
                                    

Aşağıda üç tane notum var :*

38. Bölüm – Tekrardan Can Olmak

 Bölüm – Tekrardan Can Olmak

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

-"Sümüküm akıyoo." dedim başımı dakikalardır ağladığım omuzdan kaldırarak.

-"O kadar ağlarsan akar tabi." diyerek bana karşılık veren Baler, oturduğu yerden kalkarken bir yandan da kendi kendine mırıldanıyordu. "Benimde ödümü patlatırsın. Emanet çocuk yani. Bir şey oldu sandım lan."

Neler neler oldu da sen içimi görmediğin için haberin yok işte. Tıpkı benim sizin içinizi görmeyip malca yaşadığım gibi.

Mutfaktaki masanın üstünden peçete alıp sandalyeye yerleşerek burnumu kibarca silen Baler, peçeteyle burnum arasında uzayan ip gibi sümüğüme gülerek peçeteyi katlayıp bir kez daha burnumu sildi. Best arkadaşına burnunu sildirmeyen de ne bileyim yani. Bunun bir üst levelı alt değiştirmek olmaz umarım.

-"Niye ağladın o kadar? Hm?"

Valla Baler'im anlatsam destan olur, tarihi kayıtlara geçer. Boşuna öğrencilerin işini zorlaştırmayalım. "Biymem."

-"Bir yerin mi ağrıyor?"

-"Hayıy."

-"Acıktın mı?"

-"Hayıy."

-"Feza abiye veya Eflatun abiye gidelim mi?" Feza mı?

-"Hayıy." Boşver.

-"Tamam o zaman."

Bir süre ne yapacağımızı bilmeden birbirimize baktık. Şu an mutfak masasının üstünde oturuyordum ve bu bile zihnimde sıra sıra anıların dizilmesine neden oluyordu.

Besim abinin en sevdiği şeylerden birisi bu masanın üstünde bir kupa kahve eşliğinde telefondan sabah haberlerini izlemekti. Bir ara günlük olarak gazete de alıp okuyordu ama biz dalga geçince hevesi kaçtı galiba. Bir daha almadı.

Muheheheh.

Bakışlarımı masadan mutfak tezgahına çevirdiğimde Behzat abiyi görür gibi oldum. Beni azarlaya azarlaya kahvaltı hazırlayışları canlandı zihnimde. Ecevit abiyi görmek pek mümkün olmazdı. Ya okuldaydı ya çalışıyordu. Eve geldiğinde de kendini odasına kapatır ders çalışırdı. Yüzünü yemekten yemeğe ya da yatmadan önce yanımıza gelip sızlandığı zamanlarda görürdük.

Reha abiyi ise evin her yerinde görmek mümkündü. Evin babası gibi kumanda elinde uyur almaya çalıştığımızda da uyumuyorum derdi. Işıkları açık bıraksak kızar, kavga etsek hepimizi birden döverdi.

O anlar aklıma gelince kıkırdamama engel olamadım.

-"Ne oldu? O kadar ağladın şimdi de gülüyorsun."

Pis pis sırıtırken tam karşılık verecektim ki evin kapısı anahtarla açıldı. Saate baktığımda Behzat abinin eve geliş saati olduğunu görmemle kıçımı masadan kaydırıp Baler'in kucağına atlayıverdim. İçimde yersiz bir heyecan ve dolu dolu keder vardı.

küçük ayı ve büyük ayılarWo Geschichten leben. Entdecke jetzt