³- Sevgiye aç çocuk

11.6K 884 268
                                    

3.Bölüm - Sevgiye aç çocuk

Bölüm - Sevgiye aç çocuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben terbiye edilmiştim. Artık ağlamıyordum. Beni çok zorluyordu ama artık ne normal bebekler gibi acıktığımda ağlıyordum ne de başka bir ihtiyacım olduğunda. Üzgün ve bitkindim.

Tam bir yıkıktım.

En çok bez değiştirme konusunda sıkıntı çıkmıştı. Hastanede ki hemşirelere zor alışmışken kendimi güvende hissetmediğim bu ortamda izin vermek çok zordu. Ama sonuç neydi? Küçücük bebeğe azar!

Eski bir oyuncak gibi kenara atılmış ve orada unutulmuştum. Eve geldiğimden beri benim sayabildiğim on gün geçmişti. Belki de daha fazla zamandır bu evdeydim ve o adamları hiç görmemiştim. Merak edip bakmaya bile gelmemiştiler. Umurlarında değildim. Ağlamaktan evi inletsem de yoktum onlar için. Sadece geçen gün karnımdaki gaz sıkışması yüzünden gece uyanmış ve istemsizce ağlamaya başlamıştım. Karnım felaketti. Yetişkin bedenimdeyken bile beni oturtup ağlatacak ağrıya küçük bedenim ne yapabilirdi ki? Ağlamıştım işte. Ve Güneş gelip sesimi kesmem konusunda fazlaca çirkin konuşmuştu.

Bende susmuştum. Sonuçta konuşsam anlaşılmıyordu, ağlasam duyulmuyordu.

Bana bakan belirli biri de yoktu. Evin hizmetlileri kendi aralarında gelip gidip bakıyordu ve onlar da işverenlerinin umursamaz hallerinden buldukları yüzle bakımımı ihmal ediyordu.

Yetimhane de onca çocuk içinde bile bu kadar ihmal edilmemiştim ben.

Uyandığımda ağlamıyorsam yanıma birkaç oyuncak bırakıp gidiyorlardı. Sütüm ya soğuk geliyordu ya da haşlanmış. Tadı da kötüydü. Midemde tutamıyordum. Karnımda sürekli gaz oluyordu. Bez de pişik yapmıştı ve çok acıyordu.

Acısı aklıma gelince dudaklarım büzüldü.

Hayır hayır. Ağlamamalısın...

Acı gitti. Acı yok ki.

Zorla yan dönüp sessiz iç çekişlerimle uyumaya çalıştım. Çok da zorlanmadım zaten. Halim yoktu ve hemen uykuya dalmıştım.

{}{}{}

Uyandığımda yanımda yine kimse yoktu. Sıkılmıştım ama ağlamayacaktım işte! Böyle zamanlarda evrenle ilgili takip ettiğim belgeselleri özlüyordum. Bize kocaman gelen dünyanın aslında minicik olması ve sırlarla dolu uzay... Enfesti! Ama dünya sanki al sana evren dermiş gibi birbirinden mal kardeşler göndermişti bana.

Feza, Merih, Güneş ve adını bilmediğim mal...

Kulaklığımı da özlüyordum. Bu oyuncak bebekleri verene kadar müzik açsalardı memnun olabilirdim. Çıngırakla kendi müziğimi kendim yapmayı bile denemiştim sıkıntıdan ama oyuncağı çeneme vurunca onu da atmıştım bir köşeye.

Ne kadar da acınası bir bebek.

Benden yaşamamı istedikleri ikinci hayat bu muydu gerçekten? Dalga mı geçiyorsunuz aloo!!!

küçük ayı ve büyük ayılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin