23. bölüm

192 24 41
                                    


Selamun Aleyküm.


Yoğun olan günlerimden birimde sizi bölümsüz bırakmamak için yazılmıştır.

Yorum yapıp yıldızımı parlatmayı unutmayın.

Bismillahirahmanirahim.

***************

Hani bazı anlar olur ya nefes almayı dahi unutursun. Yada nefes alırsın lakin aldığını bile hissedemezsin.

İşte o anlardan birinelerdi. Nefesler tutulmuş gergin ve sık solukların hakim olduğu havada gözler yanlızca iki kişiye dönüktü .

İlk başta konuşan polis memurunun verdiği emir ile kelepçeler takılmıştı. Sessiz sedasız o iki zanlıyla dışarıya çıkılacakken şoka girmeyen tek kişi Ahmet olduğundan büyük bir ciddiyetle polis memurlarıma dönmüş "Bir dakika şuan tam olarak ne olduğunu bize açıklarmısınız?" Diye sormuştu.

Polis kafasını kaldırmadan "Nesrin G****** yaralama ve darp suçundan, Nur Y***** yardım ve yatakçılıktan göz altına alınacaklar." Diye açıklamıştı.

Nesrin zıvanadan çıkmak üzereydi. O şirret kadın yememiş içmemiş darp edildim diye karakola mı gitmişti?
An itibariyle çok pişman olmuştu. Keşke daha güzel , tadını çıkara çıkara dövseydim de içimin yağları eriseydi diye düşünmüyor değildi.

Nur ise bambaşka şeyler düşünüyordu. Mesela konuyla ne ilgisi olduğunu yada bahsettikleri suç ile ne anlatmak istedikleri gibi.

İkinci şok atlatılmadan polisler yine harekete geçmişlerdi. Aras polislere ilerlediğinde ortamdaki sesler artmış, her ağızdan başka kelimeler yağmur damlaları gibi ortama düşmüştü.

Leyla ayakta durmakta zorlanınca Ahmet duruma el atmıştı.

"Burak bu kadar yeter oğlum."

Burak onayı alınca kafasını sallamış şapkasını çıkarmıştı.

Dakikalardır muhattap oldukları kişiyi nasıl olmuşta tanıyamamışlardı hayret içerisindelerdi. Tamam şapka yüzünü gizliyor olabilirdi. Fakat sesinden nasıl tanımamışlardı?

Nesrin ateş çıkan gözleriyle oğluna bakıyordu. Şaziyeyle olan kavgayı nasıl öğrenmişti ? Peki ya annesini kandırırken aklı nerelerdeydi?

Nur " Ne bu ? Şaka mı?" Diye sormuştu. Ne kadar korktuğunun farkındalarmıydı?

Süslü Huriye bile üç buçuk atmıştı. Daha ne olsundu?

Burak kafasıyla onayladığında başka bir soru daha yöneltilmişti.

"Sesine ne oldu? Sen olduğunu nasıl anlamadık?"

Bu soru Fatih'ten gelmişti. Burak herkese hitaben "Küçükken boşuna tiyatrolara , drama kurslarına gitmedik heralde . Yapıyoruz işte birşeyler." Diye havasını atmıştı.

Burak karakoldan bu küçük şaka için ona yardım eden arkadaşlarına teşekkür etmiş ve yolculamıştı. Herkes oturup konuya tekrar giriş yapılacakken Burak gerinde durmamış " Durun bu isteme gerçekleşemez. " Diye karşı çıkmıştı.

"Neden?" Sorusuna "Daha beni istemeye gelmediler de ondan." Diye mırıldanmıştı.

O işin öyle olmadığına tam tersi olduğuna inandırılmamış"Boşuna pamuk prens olmadım ben. Ayda gelip beni istesin." Diye cevaplarla susturmuştu diğerlerini.

Aniden damdan düşer gibi açık olan pencereden içeriye kar maskeli elinde silah tutan bir adam girmiş klasik repliği söylemişti.

14. Müslüman!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin