BÖLÜM 30. "Korumam olurmusun.?"

35 16 3
                                    

"Hayatta istemediğimiz şeyler olduğunda üzülürüz çünkü işler ters gider...istediğimiz bir şey olduğunda ise bundan sonra her şeyin daha güzel ilerleyeceğini düşünürüz. Buna hayátın kanunları denir. Mesela bir tarafta birinin yası tutulurken diğer tarafta bir düğün gerçekleşir. Dünyada iyilik varken kötülükde vardır. Karanlık varken ışık da vardır ve bunlar hepsi zıt olmalarına rağmen aynı terazideler...tıpkı Jolie ve Bright'ın olduğu gibi."

Lilith öylece durmuş Kwan ve Jiyang'a bakıyordu. İlk önce kızının yanındaki adama sonrada imalı bakışlarla kızı Jiyang'a baktı ve dedi:
Lilith: Burada ne yapıyorsun Jiyang.? Açıklayacakmısın?
Jiyang: Ne zaman geldin.?
Lilith: Ben sana bir soru sordum.
Jiyang: Açıklamak zorunda değilim!

Lilith kızına sinirli değildi çünkü zaten suçlu olan en başta kendisiydi. Kızına aniden sinirlenemezdi. Onu dinlemeliydi. Jiyang ise haklıydı...hiç bir şey anlatmak zorunda değildi. Kwan işlerin yolunda gitmeyeceğini anlayıp hemen araya girdi:
Kwan: Ben artık gitsem iyi olacak.
Lilith Kwana kenardan bir bakış atarak tekrar kızına döndü. Jiyang Kwan'ı geçirdi ve ardından annesi Lilith'i umursamadan odasına doğru gidiyordu ki Lilith onu durdurarak dedi:
Lilith: Bekle kızım.

Jiyang öylece yerinde durdu ve sadece dedi:
Jiyang: Uykum var ne diyecektin.?
Lilith: Bak kızım...
Jiyang(mırıldanarak): Ahh şunu söylemeyi kes...
Lilith: Tamam. Bak Jiyang...şimdiye kadar ne olduysa hepsinde suçlu olan benim ve her zaman haklı olan abin ve sensin.
Jiyang: Konumuz tam olarak bu'mu.?
Lilith: Dinle Jiyang...bak ben seni fazla incitmiş olabilirim ama..
Jiyang annesinin sözünü kesti ve konuşmaya başladı:
Jiyang: Ama ne? Haa? Ne? Geceleri senin için boşuna ağladım. Ben "anne" derken bile sesim titriyordu! Peki o zaman nerdeydin?!

Jiyang'ın sinirden gözleri dolmuştu ama ağlamıyordu...artık bir damla göz yaşı bile dökmek istemiyordu.
Lilith ise gözyaşlarını serbest bırakmış Jiyang'ı dinliyordu. Jiyang umursamadan devam etti:
Jiyang: Ağlıyorsun değilmi...ağlayacaksın tabi. Ben artık gözyaşı bile dökmeyeceğim. Senin yüzünden abim Bright hep içine kapandı! Sadece beni mutlu etmeye çalıştı. Ona babamı, annemi sorduğumdaysa öldüler dedi. Sen benim için şuan yoksun tamammı.?! İşte bu yüzden...bu yüzden bana hesap soramazsın. Beni sorgulayamazsın bile!

Jiyang'ın aniden olan öfke patlaması içindeki her şeyin dışa vurmasına neden olmuştu. Lilith bu sözlere kırılsa bile dedi:
Lilith: Ne desen haklısın Jiyang. En azından içindeki derdini anlatmış oldun.

Jiyang annesine bakarak son cümlesini söyledi ve gitti:
Jiyang: Anlattığım tek şey senin hataların.

Lilith tek başına kaldığında kendini toparladı ve en azından kızının ona içindeki fırtınanın bir kısmını anlatmış olduğunu düşünerek kendine teselli verdi...

Bilinci yerine geldiğinde Jolie tüm olanların bir rüya olduğunu düşünmeye başlamıştıki yine hastane odasında olduğunu anladı. Hastanenin berbat kokusunu her zaman hatırlardı.
Başının üzerinde Bright'ın beklediğini farkettiğinde biraz rahatlamıştı. En rahatladığı kısımsa o ağır gelinliğin artık üzerinde olmamasıydı. Bright Jolie'nin gözlerini açtığını görür görmez yerinden kıpırdandı. Onun elini tutarak konuşmasını bekledi.
Jolie: Her şey ne kadar gerçek değilmi...

İBLİSİN YARDIMI | TEXTİNGWhere stories live. Discover now