053**: ismim Efe
053**: yani ikinci adım Efe
053**: pek bilen yoktur onu
053**: herkes ilkini kullanıyor
053**: ikinciyle hitap eden hiçkimse yok
Gökdeniz: o zaman artık birisi var Efe
"Hiç kimseyi seninle aynı tutmak olur mu? Aşk bir keredir bir sonraki aynı yeri bulur mu?" Hande Yener her türlü duygu durumuna uyardı piyasada da sarardı, aşk acısında da.
"Bugün artık bir denize gider, akşam otelden çıkar, takılırız bir yerlerde." Diyen Ada'yı başımı sallayıp onayladım.
İki gündür denizde, havuzda takılmak, otelin dışında takılmak yerine otel lobisinde, restoranda, patisseriede, odada takılıyorduk.
Pek mantıklı değildi yaptığımız.
"Kalk hazırlanalım o zaman." Dediğimde Ada cümlem biter bitmez ayağa kalkmış dağınık bir şekilde yerde açık olan valizinin başına geçmişti.
Onun bu hevesli haline güldüğümde bende ayaklanıp balkon kapısının önünde açık duran valizimin başına geçmiştim.
Açık mavi bikinimi alıp Ada'ya arkamı dönüp giyindiğimde odadaki dolabın önünde olan boy aynasından kendime baktım.
Bikini üstüm sadece bikini kumaşından ipli üçgen şekildeydi, altı ise brazilian modeldi.
Tekrar valizimin başına geçtiğimde kısa kot şortumu ve beyaz bir atlet crobu alıp giymiştim.
Bakışlarımı Ada'ya çevirdiğimde onunda benimle aynı şortu giyip üstüne oversize bir tişört giydiğini gördüm.
Şortları birlikte İstanbul'da son alışverişte almıştık.
"Alparslan aradı sabah sen uyurken, gelelim dedi."
"Gelmesinler döneriz zaten Bodrum'a." Dediğimde Ada "Ben buradan Fethiye, Fethiye'den Antalya yaparız diye düşünmüştüm." Demişti.
"Gelsinler o zaman."
"Ararız kahvaltıdan sonra." Diyen Ada'yı onayladığımda aynanın karşısına geçip saçımı son bir kez daha düzeltip odadan çıkmak için kapıya doğru ilerledim.
Kapıdan çıktığımda aramızdan sorumluluk alabilecek olan o olduğundan Ada oda kartını alıp çantasına koymuştu.
Bir kat aşağı indiğimizde otelin içindeki ana restorana giden taşlı yola çıkmıştık.
Villa tipi odaları olan bir tatil köyündeydik.
Bir süre otelin içinde yürüyüp restorana vardığımızda kendimize dış kısımda oturacak bir masa seçip çantaları sandalyelere masanın üzerine de bir kep şapka bırakıp restoranın içine girip öncelikle bir tabak almış ve dolaşmaya başlamıştık.
İlk başta birlikte dolaşıyor olsak bile Ada patates kızartmasına bir tabak ayırdığında onu tanımıyormuş gibi yapmaya karar verip yanından ayrılmıştım.
Çikolata dolgulu kruvasan, yeşil zeytin, iki çeşit peynir ve kızartılmış tost ekmeğinden oluşan tabağım ve aldığım portakal suyu ile masaya yerleşip tabakları dolduran Ada'nın gelmesini beklemeye başladım.
Telefonu açıp whatsappa girdiğimde arşivlenmiş sohbetlerde bir bildirim olduğunu görüp arşivlenmiş sohbetlere girmiştim.
Efe:
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Efe: eğer mantık çerçevesinden bakarsak gelmememiz gerekiyor ama
Efe: hiçbirimiz mantıklı insanlar değiliz
Efe: sen arşivi görene kadar biz çoktan gelmiş oluruz
Efe: bugün biraz kro hissediyorum kendimi
Efe: geçmezse yandın (07.32)
Siz: ne yapabilirsin ki 🙄 (09.23)
Efe: yanlış soru
Efe: ne yapamazsın olacaktı
Siz: efe engeli yersin
Efe: hani efoş nerde ne bu resmiyet
Siz: boşver onları da
Siz:
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Siz: story gider mi sence
Efe: bilerek yapıyorsun
Siz: neyi??
Siz: soru sordum sadece
Siz: neyse ya zaten düşünmeye gerek yok
Siz: atayım
Efe: atma gökdeniz
Siz: ay neden
Efe: adamı sınıyorsun tamamen
Efe: sinir olayım sinirleneyim diye yapıyorsun
Efe: farkındayım
Efe: ama kendime hakim olamıyorum
Efe: gökdeniz
Siz: ay neyse efecim kahvaltı edeceğim şimdi
Siz: 👋
Efe: gökdeniz
Efe: atma
Devamı gelen mesajları okumayı bırakıp sonunda bütün restoranı toplayıp gelen Ada ile uzun saatler sürecek kahvaltımıza başlamıştık.
"Bu arada şey... Efe'ler geliyormuş." Ada'ya bakmadan söylediklerim ile Ada "Yeteer diye bağıracağım şimdi." Demişti.
"Barışacak mısınız? Ya da şey daha doğru olur barıştınız mı?"
"Daha değil ama çok düşündüm ben... Efe'ye bir daha öyle bir şey yapmaması için yeter bu kadarı." Kendimi açıkladığımda Ada bu sefer kızmamıştı.
"Yiğit'leyken mutlusun biliyorum, görüyorum. Yiğit seni çok seviyor onu da biliyorum. Seni ne mutlu edicekse onu yap. Bir daha seni üzerse o zaman bakarız icabına." Uzanıp elini tuttuğumda dolan gözlerim ile ona bakakalmıştım.
İyi ki vardı.
"Saçmalama Gökdeniz ama şu an. Oturup ağlama bir işe yara git karpuz al." Dediğinde ikimizde gülmüştük.
Ayaklandığımda onunda beni ağlamak için masadan kovduğunu biliyordum.