Sakarlıkta Master!

24 4 23
                                    

"Ay özür dilerim! Ay çok pardon!" 

Koştururken sürekli insanlara çarpıyordu. Ama acelesi vardı, ne yapsın! Okuluna giden treni kaçırmamak için uğraşıyordu. Elinde kitaplar, gözünde gözlükler, sırtında çanta... Kapılar kapanmadan önce zor bela kendini trene atmıştı, çantası kapıya sıkışmaktan son dakika kurtuldu. Ama atladığı için dengesini sağlayamadı, tren hareket edince bir yere tutunamadan düştü. Gözlerini sımsıkı kapatmıştı, insanlara rezil olacaktı işte yine. Ama nedense sert ve soğuk yeri hissetmedi, aksine belinde sıcak bir el hissediyordu. 

Gözlerini açtığında karşısında maske takan, hafif sıska yapılı bir çocuğun kendisini tuttuğunu görmüştü. Yanakları kızarıp eteğini düzeltirken sessizce teşekkür etti, çocuk ise öbür yöne baktı. Her ne kadar kitaplarda okurken hoş gelse de ilk görüşte aşkın gerçek olacağını hiç düşünmüyordu ama belli ki öyleydi.  

Kendi kontrolü dışında eli saçlarına gitmişti, arada bir bakışlarıyla çocuğu süzüyordu. Ama çocuk ondan yana hiç bakmıyordu. Bu tabii ki moralini bozdu ama belli etmedi, belki de çocuk utangaç biriydi kim bilir. Konuşmak istiyordu ama konuşamadı, zaten ne diyebilirdi ki? Çantasından şişesini çıkartıp su içti, tokasını alıp uzun saçlarını topladı. Çok sıcaktı. Eylül ayındalardı ama çok sıcaktı. 

Gözü hâlâ çocukta takılıp kalmıştı. O kısa kollu ile terlerken çocuk nasıl sweat giyiyordu? Ne garipti ama. Belki de vücudunu sevmediği için bol kıyafetler giyiyordu çocuk. Siktir, neden çocuğun travmalarını düşünüyordu ki? O düşüncelerinde kaybolmuşken çoktan son durak, ineceği durak gelmişti. Yüksek ihtimalle uzun zamandır orada durmasından kaynaklı olsa gerek, çocuk gelip onu kendine getirdi. 

"Hey? Bu son durak, inmek zorundasın." 

Gözleri kocaman olmuştu onun derin sesini duyunca. Tam tren ilerleyecekken çocuk onu dışarı çekti. Adeta far görmüş tavşana dönmüştü. Kendine geldiğinde anca konuşabilmişti.

"Teşekkürler... pardon, bugün biraz dalgınım..."

"Sorun yok." 

Çocuk ona bir peçete uzattığında kafası karışmıştı.

"Sanırım sıcaktan kaynaklı olsa gerek, burnun kanıyor. Kendine dikkat etmelisin."

Çantasından aynasını hemen çıkartıp bakınca gördü, gerçekten burnu kanıyordu. Utançla peçeteyi alıp tekrar teşekkür etti. Çocuk yanından ayrılırken içinden küfretti, çünkü peçete mentollüydü ve mentolden nefret ederdi. Ama bir yandan da sevmişti, galiba o çocuktan geldiği için... 

-Hepinize merhaba! Kısa bir ara sonrası buradayım. Beast'i devam ettirecek ilhamı şu an bulamadığım için yeni bir hikayeye başlama kararı aldım ve ta-da! KokoSara sizlerle efendim. Umarım beğenirsiniz :3 

That Guy On The Train!Onde histórias criam vida. Descubra agora