11

712 136 45
                                    

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"... cinsel arzunun verdiği işkenceden kurtulmanın tek bir yolu var, o da doyuma ulaşmak - yoksa başka türlü olmaz, kesinlikle olmaz."

Kitap okumanın ruha iyi geldiğini söyleyen insanların arasında biri olduğum doğruydu ama şu an kitabı bir duvara fırlatma isteğiyle doluyum. Hiç beklemediğim anlarda aklımdaki sorular hakkında fikir yürüten karakterlerin beni korkutan bir yanı var. Wehsal'ın sözlerini düşünmek istemiyorum. İçimdeki arzunun sona ermesini istediğim söylenemez. Onu rahatsız etmeden, uzaktan, kendi içimde arzulamayı seviyorum. Jungkook'un dokunuşlarını hâyâl etmenin üzerimde rahatlatıcı bir etkisi var.

Bana karşı olan hislerini bilmenin beni nasıl etkilediği konusunda düşünme fırsatı bulamadım. İş beni yeterince yoruyor. Jimin'in evinde toplandığımız günün üzerinden iki haftaya yakın bir zaman geçti. Ne en yakın arkadaşımı, ne de Jungkook'u görebildim. Sosyal medyaya attığı birkaç fotoğrafı dışında ona dair hiçbir bilgim yok. Jungkook'u aramak istesem dahi elim ne zaman telefona gitse aklımda beni durduran düşünceler meydana geliyor. Jungkook'u neden aramak istiyorum? Hastalığın beni ele geçirmesi için neden bu kadar çabalıyorum?

Bir hasta olmak istiyor muyum? Hayır, kesinlikle istemiyorum.

Adliye koridorunda yürürken aklımda dolanan sorular dikkatimi dağıtıyor. İçimdeki o yangının şu an neden alevlendiğini ve beni yakmak için böylesine çırpındığını biliyorum. Jungkook'u özlüyorum. Onu izlemeyi, gülümsemesini, beni umursamadan işine devam edişini ama tüm dikkatinin benim üzerimde olmasını, konuşmasını, küçük temaslarımızı ve her seferinde onun bana bedenen ait olmasını istediğimi bilişini seviyorum. Bana yaklaşan tenini, tepkilerimi, elimi uzatsam onu tutabilecek olmanın verdiği güven hoşuma gidiyor. Kitap parmaklarımın arasında, bitimine yüz sayfa kadar var ama okuyacak takatim yok. Cinsel arzu hakkındaki sözler kafamı karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor.

Elimdeki cüppeyi ve çantamı arka koltuğa bırakıyorum. Hava sıcak. Kravatımı çıkarıyor  ve gömleğimin birkaç düğmesini açıyorum. Biraz soluklanmaya ihtiyacım var. Hakim davayı ileri bir tarihe erteledi, çok çalışmam gerektiğini biliyorum. Tanıdık bit avukat arabasına yürürken selam veriyor, karşılık gösteriyorum. Arabanın içi yanıyor. Adliye bahçesinin otoparkında tek bir gölgelik yer yok. Ağaçlar uzaktan belli belirsiz gölgeler gibi görünüyor. Bahçe beton yığınlarının arasında kalmış, tam tepedeki güneş her şeyini buraya sunuyor. Arabayı çalıştırıyorum, aklım hâlâ karışık. Duruşma sırasındaki her şey beynimin içinde dönüp duruyor, Jungkook'u özleyen yanım onları ezip geçmek için savaşıyor.

Kendime ayırmak istediğim birkaç saatim var ama yalnız kalmak istemiyorum. Jimin'i arıyorum. Öğle saatlerinde olmamıza rağmen trafik başlamış. Üçüncü çalışımda telefon açılıyor. "Taehyung." diyor nefes nefese, onun için endişleniyorum ama yersiz çıkıyor, spor salonunda. "Canım sıkılıyor, buluşalım mı?" Önerime sıcak bakıyor. "Bir saate her zaman gittiğimiz kafede olurum, soğuk bir şeylere ihtiyacım var." diyor, telefonu kapatıyoruz. Ara sokaklardan birine sapıyorum.

jungkook' taekookWhere stories live. Discover now