2

916 161 34
                                    

-bir önceki bölüm bildirim gelmemişti, okumadıysanız bir göz atmanızı tavsiye ederim-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-bir önceki bölüm bildirim gelmemişti, okumadıysanız bir göz atmanızı tavsiye ederim-

Deri sandalyenin üzerinde otururken bu kez ceket giyememiş, üzerime siyah bir tişört ve kot pantolonu geçirmekle yetinmiştim. Sıcaklık o güne nazaran insanı boğuyordu. Gözlerim spor yapan insanların üzerinde geziniyor, beklediği bedeni bulamamış olmanın verdiği hüzünle yeniden başa dönüyordu. Birkaç gündür aklımı -ve rüyalarımı- salmayan bu bedeni bir kez daha görme arzusu ile üç gün savaşabilmiştim. Jimin'i nasıl ikna etmem gerektiğine dair bir gece boyunca uykusuz kalmış, sonunda onun yanında gitmek için herhangi bir bahaneye ihtiyacım olmadığını hatırlayacak kadar zihnimi toparlayabilmiştim. Beni nasıl aciz bir duruma düşürdüğünden haberi olsaydı, tepkisi ne olurdu?

Onu benimle alay ederken hâyâl etmek zor gelmiyordu. Bir sandalyede oturmuş, gözlerini onun üzerine dikmiş ve zihninde ona dair edepsiz sahneler canlanan birini alay etmekle rahat bıraksa benim için iyi olurdu. Ben böyle bir durum karşısında nasıl bir tepki verirdim? Sakin bir insandım. Gözlerinin içine bakar, umursamaz bir havada olurdum muhtemelen. Birinin beni böylesine arzulayacağına dair bir inancım da bulunmuyordu. Basit biriydim. İnsanlar bana bir kez baktığı anda bir daha bakmaya ihtiyaç duymazdı. Yokluğumun Jimin ve babam dışında kimseye etki edeceğini de sanmıyordum.

Onu görememiş olmak kalbimi kırmıştı. En basit tabir bazen içimizdekileri anlatmaya yeterli gelirdi. Kalbimin parçalara ayrıldığını, her bir parçanın ruhuma battığını hissediyorum. Neden? Tek bir kez görmekle yetindiğim -ve rüyalarıma sızan- bu adama neden böyle hissediyorum? Bir beğenme, bir arzu seli olduğu kesin. Parmaklarının vücudumun keşfedilmedik noktası bırakmamasını istiyorum. Benim ellerim onun teninde kayarken içime doğru akmasını dilerdim. Saçmalıyorum, kendimi durdurmanın bir yolu yok. Jimin bu kez spora başlamadan önce bana içecek aldı, vişne suyunu kafama dikiyorum. Boğazımda hafif ekşimsi bir tat bırakıyor.

İnsanların spor salonunda çalan bir müziği önemsemedikleri belli. Her biri kendi kulaklıklarından müziklerini dinliyor. Gürültüye maruz kalan tek kişi benim, içeri girmekte olanlar bile kendi tercihlerini dinliyor. Duvarlara asılı ekranları yeni fark ediyorum, sürekli spor salonunun reklamı dönüyor. Anlamsız. Mekanın içinde bulunan herkes zaten üye, benim dışımda. Onlara reklam yapmak anlamsız bir uğraş hissi veriyor. Jimin koşu bandında, hafif bir ritimde. Yeni başladı. Onu izlemeye koyuluyorum. Bana yetişkin izlenimi verdiği ilk sefer. Her zaman korumam gereken o çocuğun büyüdüğünü kabul etmeliyim.

Birinin dikkatini çekiyorum, gözleri üzerimde. Bir elinde tutuyor olduğu ağırlık ile bana bakıyor. Sergilediği güç gösterisinin beni etkileyeceğine inanıyor. İyi bir vücudu var ama birkaç gün önce hissettiklerimin hiçbiri gerçekleşmiyor. Bakışlarımı çekiyorum, rahatsız edici bir his vücudumda geziniyor. Onunla konuşma ihtimali bile ürpertiyor. Dikkatini çekmek istediğim kişinin o olmadığını içten içe biliyorum. İncelemek bile içimden gelmiyor, biraz düş kırıklığı var. Onu görmek isteyen o baskın yanı susturmak imkânsız geliyor.

jungkook' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin