-1-

29 3 90
                                    

Bölüm 1: İlk kayıp

"Zaferlerin babaları çoktur, mağlubiyetlerin ise hemen hiç yoktur."
- Julius Caesar

________________

"Doğudan doğan güneş, dalgalanan deniz, etrafı saran yeşiller;"

"Senin en kıymetli hazinen."

"Uçan her bir kuş kadar,"

"Özgür ol sen Eldia'm."

Kulağına dolan bu çocuk marşı, kalbini daha fazla heyecanla dolduruyordu. Bazen nefes almayı unuttuğunu fark ediyor, kendine kendine tekrar nefes almaya çalışıyordu fakat elbet bu nefes titrek bir biçime girince yanındaki siyah saçlı kadın bunu fark ediyordu.

"Eren, çok gerginsin." Dedi destekleyici bir ses ile. Koyu gri gözleri ona döndü ve kendi gözlerine kenetlendi, kendi mi seçmişti bugün bu kadar güzel olmayı? Beynine dolan hiçbir düşünceyi cümleye dökemeyecek kadar heyecanlı olduğu için bunu karşısındaki güzel ve amma güçlü kadına söylemedi ama en azından sözlerine karşılık verdi.

"Ben iyiyim. Birşey yok." Dedi Eren nefes vererek. Yeşilin en güzel tonunda olan parlak gözlerindeki bebekler minnacık olmuştu stresten. Hatta arada tatlı tatlı üniformasının eteklerini avuçlayıp sıkıyordu. Bir aptal bile onun ne kadar stresli olduğun anlayabilirdi.

Üniforması? Ah evet ona bayılırdı Eren. Bulunduğu ülke yönetimleri, 3 farklı kola ayrılmış biçimdeydi. Askeri istihbarat, Duvar muhafızları ve kendisininde içinde bulunduğu keşif birliği...

Askeri istihbarat; ülkenin kralı için çalışırdı. Aslında Eren'e göre pek öyle olmasa da asıl görevleri kendini dış dünyanın savaşlarından korumak için uzun surlar içine hapis etmiş bu krallığın içindeki olayları kontrol altında tutmaktır. En rahat ve kolay askeri birliktir, sırf para için orada bulunurlar ve bu özelliklerden dolayı Eren askerî istihbarattan nefret eder.

Duvar muhafızları, teknik olarak askerî istihbarata bağlıdır. Surların üstünde muhafızcılık oynarlar, elbet çoğu torpil ve rahat yaşam için ordadır. Eren duvarların 4 yıldır hiç tamir edildiğini görmemişti.

Keşif birliği, Eren'in asker kavramına sokabildiği tek birlikti. Dışarda ülkelerini tehdit eden diğer topluluklara karşın korkusuzca savaşabilen birçok adamdan oluşuyordu. Orada para, şöhret ve nam hiçbir şekilde önemli değildi. Tüm şerefli insanlar, orada ülkeleri için bulunuyordu.

Şimdi ise; aldığı, 3 yıllık askeri eğitim sonucunda bu üç birlikten birini seçmek üzereydi. Bulunduğu birlik içinde ilk 10'a girmişti, ne harika. O yüzden isteği yere kolayca yüksek rütbe ile girebilecekti.

Üstüne çok düşünmemişti, elbette Keşif birliğine gidiyordu. Duvarların içinde sıkıcı, bir çiftlik hayvanı gibi geçirdiği günlerin ardından şimdi bu birlik ile surların dışında özgür kuşlar gibi takılacaktı. Eren; devletine saygılı bir adamdı ana kralına değil. Kralın, koca poposunu tahttan kaldırmayan bırakın devlet sorunlarını kendi sorunlarını bile çözemeyen bir moron olduğunu düşünüyordu.

"Herşey yolunda Eren, sanırım..." Diye bir mırıltı geldi kulağına. Gözleri hemen sonuna kadar açıldı ve yanındaki sarışın oğlana sevinçle gülümsedi.

"Armin! Sen Askeri istihbarat istemiyor muydun?"

Armin mutsuz bir nefes verdi. "Benim çevik bir gücüm yok bunu biliyorsun Eren, sadece yapabilirsem savaşlarda yönetme işini ele alabiliyorum. Askeri istihbaratı seçmek istememin nedeni buydu ama..."

Kalplerinizi Adayın -AOT-Where stories live. Discover now