🫧 1.4 🫧

209 21 136
                                    

Aşk, bir gün herkesin kapılacağı bir lanettir. Seversiniz, çok seversiniz. Bu iyi birşey gibi gözükebilir ki zaten bir yere kadar öyledir ama bir yere kadar işte. İlk başlarda masum ve tatlı bir duygudur sonra da sizi yavaşça karanlık denizlerde boğmaya başlar. Sizi dibe çeker. Ne kadar çırpınırsanız o kadar batarsınız. Yüzmeyi bilmiyorsanızda yüzeye çıkamazsınız. Kısacası aşkın sonu ölümden başka hiç birşeyi getirmez. Mutlu son tamamen yalandan ibarettir (?)

Hava her zamankinden daha kasvetliydi. Rüzgar her zamankinden daha şiddetli esiyordu. İlkbahar mevsimi olmasına rağmen ağaçlarda ki yeşil yapraklar dallarından kopup, rüzgarla etrafa savruluyorlardı. Gökyüzü siyahın en iç karartıcı, en karamsar tonuna bürünmüştü. Güzel ay önüne gelen bulutlar nedeniyle tamamen ortadan kaybolmuştu. Güneşin gittiği bu dünyada bile ay ve yıldızlar bile ışıklarını dünya ile paylaşmıyorlardı.

Sessizdi. Uçurumun kenarında ki orman tamamen sessizdi. Ne bir kuş sesi vardı ne de başka bir ses. Sadece rüzgarın havayı yararmışçaşına çıkardığı ses duyuluyordu. Bide rüzgarın arkasına gizlenmiş kuvettli nefes alış verisler duyuluyordu.

Rüzgar su misali çivit mavisi ve beyaza dönük sarı saçlardan akıyordu. Kırmızı irisler ani geri çekilmenin etkisiyle küçülmüştü. Göğsü hızlıca inip kalkıyordu. Yere düşmesi ile birlikte uçurumun kenarından uzaklaşmıştı, en azından tehlikeli kısmından. Beline sarılan eller vardı. Omzuna da arkadan bir baş yüzünü gömmüştü. Arkasından sarılan kişinin deniz meltemini andıran hafif kokusu kendi kokusu ile karışıyordu. Az önce tamamen delirmişken şimdi içini bir huzur kaplamıştı ama bir yandan da korkmaya devam ediyordu. Bu birbirine zıt sayılacak iki duyguyu şu an aynı anda yaşıyordu beyaz saçlı genç.

Ne olduğunu anlamlandırmaya çalışıyordu. Sevdiği çocuk onu nasıl bulmuştu? Buraya nasıl gelmişti? O balo salonunda değil miydi? Neden gelmişti?

Beyaz saçlı çocuk daha hiç birşeyi anlamlandıramıyordu. İntihar etmek üzereyken sevdiği çocuğun aniden onu geriye çektiği anda kalmıştı. O andan çıkamıyordu. Beyni o sahneyi tekrar tekrar oynatıyordu. Başka hiçbir şey yapmıyordu. Aklında oluşan sorulara bile cevap aramaya uğraşmıyordu. Sadece o sahneye odaklanmıştı. O kadar odaklanmıştı ki beline sarılan ellerin titrediğini bile fark etmemişti.

"Kazuha..."

Uzun bir sessizliğin ardından çivit mavisi saçlının yumuşak ama ağlamaklı sesi, sessizliği bıçak gibi yardı. Şu an sevdiği çocuğu kolları arasında tutmasına rağmen rahatlayamıyordu çünkü sevdiği çocuğun neden intihara kalkıştını biliyordu, hissediyordu.

Onun yüzündendi. Sevdiği çocuğu o bu hale getirmişti. Yaptığı ufacık bir hata yüzünden herşey bu noktaya gelmişti. Eğer bu kadar dikkatsiz olmasaydı, eğer bu kadar aptal olmasaydı Kazuha asla o olaya şahit olmayacaktı, delirmeyecekti ve herşey bu noktaya gelmeyecekti. Kazuha duyguları ile savaşmak zorunda kalmayacaktı. Duyguları arasında boğulmayacaktı.

Çivit mavisi saçlara sahip çocuğun elleri dahada sıkılaştı. Sevdiği çocuğu bırakmak istemiyordu. Eğer bırakırsa tekrar uçuruma gitmesinden korkuyordu. Tekrar canına kıymaya çalışmaşından korkuyordu.

Beyaz saçlı çocuk ise kendine zar zor gelebilmişti. Az önce intihar etmeye çalışmış olması gerçeğini sindirmeye çalışıyordu. Günlerdir zaten kendinde değildi. Bilinci yok gibiydi. Sadece kalbinde ki acıyı gidermeye, kalbinde ki yangını söndürmeye çalışmıştı. Bunun içinde her yolu denemişti, her yolu. Bu noktaya nasıl geldiğini kendisi bile bilmiyordu. Hatta az önce intihar etmeye çalıştığını kendisi bile inanmıyordu şu an. Eğer sevdiği çocuk onu tam zamanında bulmasaydı ne olacağını tahmin bile edemiyordu.

Siren | KazuScara -Ara Verildi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin