🌊 0.5 🌊

305 26 127
                                    

Kazuha'nın Anlatımıyla

Bugün hava diğer günlere göre daha iyiydi. Azıcık esiyordu ama güneş vardı. Dalgalar tam istediğim boyda değildi ama yine de sörf yapmak için yeterliydi.

Bugün okul olmadığı için uyandığım gibi sahile gelmiştim. Xiao, Venti ve Heizou'nun işi olduğu için yanlızdım. O yüzden gizli yerimize gitmek yerine sahile gelmiştim. Sahilde o kadar kalabalık sayılmazdı. 9-10 insan ya vardı ya yoktu. Onlarda zaten benim gibi sörf yapmaya gelen insanlardı.

Sörf yaptığım dalganın küçülmesiyle sudan çıkmaya karar verdim. Yaklaşık 3 saatir denizdeydim. Yani galiba, daha fazlada olabilir.

Dalga tamamen yok olduğunda zaten sahile yakındım. Kalan kısım içinse biraz yüzmem gerekmişti ama sorun değil. Denizde ne kadar fazla zaman geçirirsem o kadar mutlu ve huzurlu oluyordum.

Karaya çıkınca içimden bir burukluk oldu. Daha fazla denizde zaman geçirmek istiyordum ama acıkmıştım ve yorulmuştum. Yemek yedikten ve dinlendikten sonra tekrar denize girebilirdim.

Sörf tahtamı kumlara sapladıktan sonra kamp sandayesinden havlumu aldım. Sadece kendimi kuruladım ve havluyu çantamın üstüne attım. Azıcık nemli kalsamda olurdu.

Kendimi sandalyeye attım ve kumların üzerinde duran pet şisemi aldım. Bir dikişte pet şisenin tamamını içtim. Boğazım yuttuğum deniz suyundan dolayı yanıyordu. Ne kadar su içsemde faydasız.

Başımı sandalyenin gerisine attım. Fazlasıyla yorulmuştum ve uyumak istiyordum. Bide gece duyduğum seslerleden dolayı zaten uyuyamamıştım. İyicene uykusuz kalmıştım. Kalkacak gücüm yoktu ama açtımda. Yemekte yemek istiyordum. Aç kalmak ile uykusuz kalmak arasında ki o araftaydım ve karar veremiyordum. Aslında sahilin biraz ilerisindeki bir büfeden birşeyler yiyebilirdim ama oraya gitmek için fazla üsengeçtim.

Kendi içimde savaş verirken kulağıma naif bir mırıltı gelmeye başladı. Gözlerimi biraz araladım ve mırıltıya kulak kesildim. Ses sanki okyanusun derinliklerinden gelen, kutsal bir melodi gibiydi. Ruhumu okşuyordu ve yorgunluğumu almak ister gibiydi. Ses etrafımı yavaşça sarıyor, beni ısıtıyordu. Ruhum o ses ile bir oluyormuş gibiydi.

Başımı geri kaldırdım ve denize, daha doğrusu mırıltının sahibine baktım. Çivit mavisi saçları meltem ile okşanıyordu. Saçları meltem ile güzel bir uyum yakalamıştı. Oraya aitmiş gibi kayalıkların üzerine oturmuştu. Küçük ellerini biraz gerisine koymuş mavi, sonsuz denizi huzurlu bir şekilde izliyordu.

Onu görmemle yüzümde minik bir gülümseme oluştu. Onu gördüğümde hem açlığımı hem yorgunluğumu unuttum. Kamp sandalyemden ayağa kalktım. Az önce denizden çıkarken onu hiç fark etmemiştim. Acaba ne zamandan beri oradaydı?

"Scara!"

Onun oturduğu kayalıklara doğru yaklaşırken ona seslendim. Mırıltısı kesildi ve bana döndü. Karşı karşıya gelince onunda yüzünde minik bir gülümseme oluşmuştu.

"Selam! Seni hiç fark etmedim yeni mi geldin."

"5 dakika falan oldu."

Scara kayalıkta biraz yana kaydı ve bana yer açtı. Yanına oturdum ve bende denizi izlemeye başladım. Güneş yavaştan batmaya başlamıştı. Gün batımı mavi gökyüzünü turuncuya boyuyordu. Genelde pek belli olmayan ufuk çizgisi bu sefer kendini az çok göstermişti.

Tek dizimi kendime çektim. Gözlerimi denizden ayırdım ve yanımda oturan çivit mavisi saçlı çocuğa baktım. Gözlerini kapatmıştı ama hâlâ yüzünde ki masum gülümseme kendini koruyordu. Az önce ki şarkıyı mırıldanmaya devam ediyordu.

Siren | KazuScara -Ara Verildi-Where stories live. Discover now