Bölüm 10 - Pansuman

723 91 54
                                    

Merhabalar... Hikayenin durağan ilerlediği ile ilgili yakınan okuyucularım için açıklama yapmak istedim. Öncellikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Kitabın hali hazırda bir olay örgüsü olduğu için bunu değiştirmem mümkün değil. 

Yaklaşık 30 veya 40 bölüm olmasını planlıyorum. O yüzden bu şekilde ilerlemeye devam edecek. Yine de birkaç bölümden sonra asıl olaylar başlayacak. Biraz daha sabırlı olmanızı çok isterim. Keyifli okumalar :)

"Aya mı gülümsedin? Bu ne güzel gece?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Aya mı gülümsedin? Bu ne güzel gece?"

Attila İlhan

*

Düğünden döndükten sonra herkes kendi odasına çekilmişti. Ne yoldayken ne de eve girdiğimizde Huriye teyzenin ağzını bıçak açmamıştı. Yeni tanıştıkları yabancı bir kızın oğluyla dans etmesi hoşuna gitmemişti sanırım. Yarın yüzünü ekşiterek evinden gitmemi ima ederse ne yapacağımı bilmiyordum. İstenmediğim yerde bir saniye bile kalmazdım ama gidecek bir yerim yoktu. Nereye giderdim, nasıl yapardım hiç bilmiyordum. Bunu düşünmekten gözüme uyku girmemiş, yatağımda bir o yana bir bu yana dönüp durmuştum.

Ayşenur çoktan uyumuştu, onu uyandırmamak için aşağıda, pencerenin yanındaki koltukta oturuyor, gece karanlığını seyrediyordum.

Eskiden sakinleşmek ve kafamı toparlamak için balkonuma çıkar, telefonumdan müziğimi açar ve yıldızları izlerdim. Ama bu yıldızlar tıpkı benim onlara yaptığım gibi onlar da beni yabancılıyordu. Beni sakinleştirmiyor, huzursuzlaştırıyordu.

Yıldızlar soluklaştığında Kenan'ın yüzü ortaya çıktı. Bana bakıyor, gülümsüyor ve bana daha önce sahip olmadığım bir şeyi vaat ediyordu. Mutluluğu.

Sorun da buydu ya. Kenan bana mutluluk değil yalnızca acı verirdi.

Ben ne kadar tam tersini istesem de gerçek buydu.

Bir soluk verip yıldızları izleyeme devam ettim. Kapı çaldığında beni yerimden sıçrattı. Hızla bileğimdeki saatime baktım. Saat 2'ye doğru geliyordu. Gecenin bu saatinde kim gelebilirdi ki? Başımı uzatıp kapıda kimin olduğuna baktım. Kenan gelmişti. Bir kez daha zile bastığında yerimden kalktığım gibi kapıyı açtım.

"Salih'in anasının sana görücü çıktığını bana neden söylemedin?!"

"Ne?"

"Cevap ver bana Meryem!"

Gecenin bu vaktinde kapının önünde bağırarak bana hesap soruyordu. Hem de ağzı yüzü morluklar içinde!

"İçeri geç."

Kenara geçtiğimde ayakkabılarını çıkartarak içeri girdi. Beden dili bile öfkeli olduğunu bağırıyordu. Kapıyı arkasından kapatıp ben de peşinden gittim. Öfkeden yerinde duramıyordu.

FARKLI ZAMANLARA AİDİZWhere stories live. Discover now