Bölüm 4 - Gün

759 78 22
                                    

"Bir çiçeği büyüten sevgi, insanı değiştirmez mi sanıyorsun?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Bir çiçeği büyüten sevgi, insanı değiştirmez mi sanıyorsun?"

Küçük Prens

*

O akşam Halil ve Kenan, Gülsüm'ü evine bırakmak için evden çıkmışlardı. Evlerinde kalıp onları yataklarından mahrum ettiğim için bir tarafım üzgündü. Ancak kalacak bir yerim bile olmadığı için pişmanlık duymuyordum. Keşke yanımda biraz param olsaydı veya tanıdığım birileri. Hâl böyle olunca elim kolum bağlıydı.

Annem beni çoğu zaman soğukkanlı biri olarak tanımlardı.

Henüz delirmediysem bir gün kendi zamanıma geri döneceğime dair hala bir umudumun olduğundandı.

Her şeyden önce bu nasıl benim başıma gelebilirdi ki? Neden ben? Bunu geçtim, nasıl oldu da geçmişe gidebildim? Bunun için bir makine falan olması gerekmiyor muydu? İzlediğim filmlerde hep böyle olurdu.

İyice saçmalıyordum.

Bu zamana nasıl geldim bilmiyordum ama geldiğim gibi gideceğimden emindim. Öyle olmak zorundaydı. Doğanın her zaman bir açığı vardı. Gelebildiysem, geri de dönebilirdim. En azından buna inanmak istiyordum. Buna ihtiyacım vardı.

Ertesi sabah herkesten önce uyanmıştım. -Gerçi pek uyuyamamıştım ya- Bunu fırsat bilerek üç gündür giyip çıkarttığım kıyafetlerimi tekrardan giyip evden çıktım. İnsanlar yeni yeni dükkânlarını açıyor, kapılarının önünü süpürüyorlardı. Çoğunun meraklı bakışlarını görmezden gelerek hızlı adımlarla hatırladığım o yere geldim.

Hayatımı kökünden değiştiren o yere.

Dün buradayken hissettiğim o garip enerji yerli yerinde duruyordu. Burası yerleşim yerinden pek de uzakta değildi. Bundan kırk yıl sonra bile ayakta durmayı başaran bu çınar ağacının geçmişe gelmemle bir ilgisi olabileceğini düşünüyordum.

Belki de...

Düşündüğüm şey gerçekse evime dönebilirdim belki. Ellerimi kaldırıp avuçlarımı ağacın gövdesine bastırarak gözlerimi kapattım.

Üç saniye, beş saniye, on saniye...

Gözlerimi açtığımda aynı yerde duruyordum. Ne sanıyordum ki, Claire'inki gibi geçmiş ve geleceği su yolu yapacak o geçidi bulduğumu mu? Çok fazla Outlander'ın etkisinde kalmıştım.

"Evime dönmek istiyorum!"

Ne kadar bağırıp çağırsam da önümde duran gerçeği saklayamıyordum. Geçmişte sıkışıp kalmıştım.

Yere çöktüm, sırtımı ağacın gövdesine yaslayarak dizlerimi kendime çektim. Orada ne kadar kaldım bilmiyorum ama geri döneceğime dair umudum olduğu kadar, geri dönüş yolunu nasıl bulacağıma dair hayal kırıklığım vardı. Çaresizdim ancak bu çaresizliğin beni yenmesine izin vermeyecektim.

FARKLI ZAMANLARA AİDİZWhere stories live. Discover now