Başımı başka bir yere çevirip ona bakmamaya çalıştım fakat o baktığım yöne doğru yönelip onu görmemi sağladığında tekrar başımı çevirdim ve yine aynısını yaparak beni manipüle etmeye çalıştı.

Sanırım başarıyordu çünkü beni ikna etmenin yollarını biliyordu!

"Tamam,serseri.Bakma öyle!"Dedim sertçe.

"Yaşasın,en sevdiğim kurabiye sensin kookie!"Diyerek boynuma atladığında geri çekildim.Ardından o bunu umursamayarak geri çekildi ve genişçe gülümsedi.

Lanet olsun içimdeki merhametli insan tarafıma!

*

"Senin gelmişini,geçmişini gelmemiş halini tersten sikeyim.Ben bu hallere düşecek adam mıydım?Kafam götün gibi gözüküyor Hoseok!"Bağıra bağıra Hobi'ye söverken o ise sadece kıkırdamakla yetinmişti.

"Sana söz,babamın sana bedavaya üst üste günah çıkarma ayini yapmasını sağlayacağım.Zaten çok sever seni..."Mırıldanarak konuştuğunda göz devirdim.

"Ben günahlarımdan memnunum.Çıkmasını istemiyorum."Dedim omuz silkerek.Ayağıyla omzumu dürtükledi.

"Tövbe de,dinden çıkarsın!"Diye beni uyardığında omuz silktim.

"Beni biliyorsun.Benim herhangi bir dinim yok.Bu dünyadaki hiçbir şeye inanmıyorum.Elbette maymunlardan türediğimi iddia etmiyorum ama Tanrı'nın varlığı gerçek olsa bile ona inanmam,kulluk etmem."Dediğimde derin bir nefes verdiğini işittim.

"Böyle demen çok yanlış.Neden Tanrı'ya karşı geliyorsun ki?"

"Karşı gelmiyorum sadece...onun kul ayrımı yaptığına inanıyorum.Tanrı'ya kırgınım."Son cümleyi o kadar kısık sesle fısıldadım ki kendim bile zor duydum.

"Niye böyle inanıyorsun?Tanrı olmasaydı bizde olmazdık."

"Bunu yeğlerdim..."Ardından yaslandığım ağaçtan yavaşça doğrulduğumda Haseok sıkıca omuzlarıma tutunuyordu.Ben bacaktım.Evet gerçekten de bacak görevi bendeydi.

Ola ola bacak olmuştum...

"Sakın beni düşürme Jungkook!Planımız mahvolur!"

"O zaman sıkı tutun Hobi!"Dedikten sonra yürürken üzerimdeki beyaz çarşaf yüzünden önümü göremiyordum.

"Hemen önünde bir kaya var takılırsan düşersin ve fizik kurallarına göre bende düşerim ardından hiçbir şey olmaz ve ayağa kalkmak istediğimde dengem sarsılır ve takıldığın kayaya başımı vururum.Sonra bir ay komada kalırım ondan sonra-"

"Yeter!O kayayı geçeli birkaç adım oldu.Komaya girdin mi?Girmedin.O zaman kapa çeneni zaten sana sinirliyim!"Diye çemkirdim.

"Sakin ol kookie."Mırıldanarak konuştuğunda yanaklarımı şişirerek ofladım.

"Daha ne kadar duracağız Hoseok?Herkes uyuyor!"Dediğimde birkaç saniye ses gelmedi.Ardından hararetle konuşmaya başladı.

"Jungkook-sshi! Sanırım bir avımız oldu!"Sevinçle şakıdığında kaşlarımı çattım fakat bulunduğumuz konum dolayısıyla bunu görmedi.

"Nerede?"Dedim önümü tam olarak göremediğimden dolayı neler olduğunu kavrayamayarak.

"Şey bu,Bay Kim hikayeyi anlattıktan sonra korkarak yanına arkadaşını alıp çadırına giden basketbol takım başkanı Nick!Hiç sevmiyordum onu basketbolcu diye uzun boylu oluşuyla övünüp yemekhanede yemek sırasında boyumla dalga geçiyordu,isabet olur."Nick'in çadırının olduğu yeri biliyordum.Kamp ateşinin kuzeyindeydi.

Robin Hood|Taekook Where stories live. Discover now