Robin Hood|Taekook

#2

:)

"Jungkook,Bay Kim'in çok iyi bir öğretmen olduğuna ben kefilim.
Bu konuda hiç şüphen olmasın!"
Diyen müdürü duymuyordum bile.

Çünkü karşımdaki az önce öğretmenim olduğunu öğrendiğim şahsı incelemekle meşguldüm.Çocuk diyip içimden dalga geçtiğim ve dışımdan kaba davrandığım kişi öğretmenim miydi yani?

Cidden şansımı siksinlerdi.

Tabi varsa!

İçimdeki çelişkiyi kesinlikle dışa yansıtmadan soğukkanlı bir şekilde matematik hocama bakarken başıyla bana selam verdi ve yetmemiş olacak ki konuştu.

"Merhaba.Demek benim sevgili öğrencim sensin?"Kaşlarımı çattım.

"Özel ders mevzusu benim haberim olmadan yapılan bir anlaşma.Yani hafta sonları sizden ek ders almayacağım."Dediğimde Bay Han gür bir kahkaha attı.

"Ahahah ilahi Jungkook.Çok şakacısın ama bunun sınırını bilmen gerek."Dediğinde çatılı kaşlarım mümkün olabildiğince daha da çatıldı.

"Şaka yapmıyorum Bay Han.
Babam olmasaydı bu okulun önünden bile geçmezdim!"Dediğimde ise kınarcasına baktı.

Ne?

Ben açık sözlü bir insandım.Ve gerçekleri söylüyordum.

Tabi anlayana.

"Jungkook,susar mısın sevgili oğlum.Yoksa baban bundan memnun olmayacak!"Dişlerinin arasında uyarırcasına fakat gülümseyerek konuşan okul müdürünü kâle almak pek tercihim değildi.

Çünkü bir an önce şu kahrolası günü atlatmak istiyordum!

Ve buna buradan giderek başlamak!

"Okulların açılmasına daha bir hafta var değil mi?Ne acelesi var? Bunları sonra konuşuruz.
Hata bizde.Tatil gününde sevgili öğretmenimiz ve öğrencimizi lafa tutuyoruz."Geldiğimden beri en akıllı konuşması bu olan Bay Han'a şükredecektim neredeyse.

Benim şuan arkadaşlarımla motor yarışı yapmam gerekiyordu bu lanet yerde ne işim vardı?

"Çok haklısınız Bay Han.O kadar haklısınız ki neden burada olduğumu sorguluyorum. İzninizle ben gideyim."Deyip ayaklandığımda Bay Han da ayaklanmıştı.Ve onunla birlikte yeni matematik öğretmenimde ayağa kalktı.

"İzninizle bende gideyim Bay Han.Öğrencilere anlatacağım yıllık planı yapıp verimli bir yıl olması için sıkı bir şekilde çalışacağım."Dediğinde müdür Han göğsünü kabartarak 'bak gör' der gibi bakmıştı bana.Umursamayarak odayı terk ettim ve maraton yarışı için motorumun yanına gitmeye koyuldum.

•

Elimdeki saymayı bıraktığım bilmem kaçıncı birayı açarken kafamı karşımdaki manzaradan ayırmıyordum.

Ah tabiki manzara falan değildi.
Böyle arkadaşlar edindiğim için onları izleyerek hayatı sorguluyordum.

Okuldan ayrıldıktan sonra motora atlayıp terk edilmiş bira fabrikasının etrafında her zamanki gibi drift atmış bununla beraber tüm sinir ve stresimi atmıştım.

Hız bana çok iyi geliyordu.Terapi gibiydi.

"Kore Seul'de değil Yoongi!Seul Kore'de"

"Hayır.Seul Kore'de değil Kore Seul'de Jimin!"

Bünyeleri benimki gibi güçlü olmadığı için sarhoş olmuşlardı ve bir aptal gibi deminden beri aynı şeyi söylüyorlardı!

"Siz iki aptalla ne yapacağım ben!"Diye isyan ettiğimde Jimin kıkırdadı.