6

30 2 108
                                    

6-1

Minjae kendini kaldıracak gücü bulduğunda tek açık ışığın altında, kendini kötü hissediyordu. Dongju ona sarılmıştı, doğalca ve sıcacık. Minjae, bunu istemediğini hissetti.

Fazla yakındı, fazlasıyla.

Arkaya koyduğu eski pijamalarını çıkardı, ışığı kapatıp giyindi ve koltuğa uzandı.

Dongju'yu reddetmek değildi amacı. Onu çok sevdiğini yoldan geçen birine sorsalar, o bile bilirdi. Ama ilk defa, farklı hissetti. Onu korkutan bu hissi tanıyordu. Bu his... rahatsız edici derecede sıcacıktı. Hayata tutunma isteği. Hayat dolu birinden sıcacık bir destek. Aynı gülüşünde gördüğü hayat gibi, sıcacık bir sarılmaydı o. Hayattı o.

Yattığında gözlerini kapattı. Sonra bir anda gözlerini açtı. Işığı açmadan çantasına ilerledi. İlaçlarını kullanırsa onu, onları daha çok görebilirdi? Bir gün daha fazla? Bir hafta? Çantasını ters çevirdi, ilaçları teker teker kutularından çıkardı. Beş ilaç ile ilerlerken birine çarpıp elindekileri yere düşürdü.

"Ah!"

Minjae Keonhee'nin sesini duyduğunda yere eğilmiş ilaçlarını topluyordu bile. Keonhee ışığı açmaya gitti, açtığında Minjae'nin ellerinin arkada bir şekilde kendisine gülümsediğini gördü.

"Özür amaçlı mı gülümsüyorsun?" dedi sıradan bir sesle.

Bilerek ellerine bakmıyordu. Bir ilacın üstüne bastığından beri ayaklarını sürümüştü.

"Özür dilerim Keonhee-sshi" dedi kadın.

Keonhee kıkırdadı "Saygılı konuşmana gerek yok, biz nişanlıyız. Hadi git, tamam" dedi.

"Nereye?" diye soran kadına gülümsemeye devam ederek "Su içmeye kalkmadın mı?" diye sordu.

"Ah, evet. İyi geceler!" dedi kadın. Dönünce elini önüne aldı ve ilerledi.

O döndüğü anda Keonhee ayağına yapışan ilacı aldı, fotoğrafını çekti ve yere bıraktığı gibi yukarı çıktı. Neyse ki, daha yatmamıştı. Telefonu bu yüzden yanındaydı. Sonra Dongju için su almaya indiğini hatırladı.

Kabusları bir an olsun zayıflamamış olan kardeşi için endişeleniyordu. Şimdi giderse Minjae de endişelenecekti ve yukarı gelecekti. Yukarı çıktı.

"Millet, uyumasak mı?" dedi gülerek, bilgisayarı gösteriyordu.

"Keonhee hyung, benim yarın ilk randevum var. Zaten heyecanlıyım" dedi Dongju.

Hwanwoong cevap bile vermedi. Uyuyordu.

Keonhee enerjisi düşük bir şekilde yatağına geçti.

"Juju, paylaşmak istemediğin o kabuslar. Keşke paylaşabilseydik. Böylece, huzur içinde uyurdun" diye mırıldandı.

Dongju yatarken gülümsedi "Yarından itibaren, düzelecek hyung" dedi ve tamamladı "Her zaman yanı başımda olan insan olduğun için teşekkür ederim. İyi geceler."

Herkes uyuyunca telefonunun kilidini açan Keonhee ilacın üzerine işlenmiş minicik yazıyı okumaya çalıştı bir süre. Dongju'nun nefesinin sıklaştığını duyduğu gibi telefonu yatağa koyup yanına gitti.

"Dongju, gerçek değil. Kabus Juju" diye fısıldadı.

Dongju başını bir o yana bir bu yana çevirip bacaklarını sıkarken Keonhee onu sarsarak uyandırdı.

"Su getiriyorum, bekle" dedi ve aşağı indi.

Dongju yatakta otururken Keonhee'nin telefonunun ışığını fark etti. Elleriyle yüzünü sildi. Telefona bakacaktı ama vazgeçti. Özeline saygı duymalıydı. Keonhee sessiz ve hızlı adımlarla yukarı çıkıp suyu verdiğinde Dongju telefonu gösterdi.

Detineo // ONEUS ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin