29

1.7K 244 101
                                    

Yağan yağmur, ateşi körüklenen şömine ve boydan boya olan pencerenin önündeki yumuşak koltuğun üstünde uzanan iki beden.

Gece uzun uzun konuşmalarından dolayı şimdi uyuklama peşindelerdi. Aslında bakarsak Jungkook uyumuyordu. Kolunu omega için yastık haline getirmişti ve kendine dönük bir şekilde uyuyan güzelliği izlemek uyumaktan daha iyi diye düşünüyordu.

Alfa elini kaldırıp omeganın saçlarına varla yok arası dokundu. Oldukları giriş katın sıcaklığından dolayı omeganın yüzü hafif kırmızılaşmıştı ve bu manzarayı hiçbir şeye değişmezdi, Jungkook.

Jimin uykusunda sıçrayarak gözlerini araladığında Jungkook korkuyla onu izledi. "Ne oldu? Kabus mu görüyordun?" diye sordu. Jimin zaten aralarında çok mesafe bulunmayan alfanın göğsüne sığındı ve, "Uyku atağı. Boşver, sarılsana bana sen." dedi sersemlikle.

Jungkook dediğini yaptı ve sıkıca sarıldı. "Jungkook," diye mırıldandı omega sonradan. Jungkook omeganın sırtında gezdiriyordu ellerini usulca, çenesini omzuna yaslamış ve göğsüne sığınan bedenin hareketlenmesine karşılık geri çekilmişti. Jimin ile aralarında sıfır mesafe vardı. "Of!" diyerek yeniden göğsüne sığındığında alfa gülümsedi.

"Ne oldu birtanem?" diye sordu. "Bu sevgi patlaman bana iyi gelecek mi diye düşünmekteyim." Jungkook sesli bir şekilde güldü bu sefer. "Uykulu halinle bunu mu düşündün?" Jungkook elini saçlarına çıkarıp sevdi. Hareketleri uyuşuk ve amber kokusu baskındı. "Belki, birazcık." dedi Jimin.

"Hm, o zaman kesinlikle iyi gelecek demek istiyorum çünkü bu zamana kadar gösterememiş olmam benim ayıbım sana."

"Öyle değil," dedi Jimin geri çekilirken. Yüzleri tekrardan karşı karşıya getirdi omega ve konuşmasına devam etti. "Hissediyordum ama duymak istemem hata mıydı? Sadece ben hissediyordum, kimse senin bana nasıl baktığını görmüyordu. O yüzden bu şekilde konuşan çoktu." Jimin ofladı. "İşte ondan kavga ettik gibi oldu."

"Ben buna kavga demezdim çünkü yanlış anlaşılmadan dolayı bu hale geldik."

"Ben gitmeme izin verdiğin için biraz kızgınım sana," Jimin alfanın çehresini inceledi bir süre. "Haberin olsun diye söylüyorum bunu." dediğinde Jungkook kendisine triplenen ruh eşine baktı.

"Buldum ama seni sonunda," dedi. "Olsun ㅡ biraz bekledim peşimden gelir misin diye ama baktım hala gelmiyorsun, gitmem gerekti."

"Çok üzgünüm," diyordu alfa. Uzanıp saçlarını öptü. "Kendimi nasıl affettirebilirim sana bunun için?" Jimin dudaklarını birbirine bastırdı. "Hemen kabul ettin ya desene gidene dur denilir mi diye ㅡ" Jimim kıkır kıkır güldüğünde yeniden Jungkook'un göğsüne yaslandı ve gümüş yüzüklü elini kalbinin üstüne koydu.

"Öylece gitmene izin verdiğim için kendimi çok kötü hissediyorum." dediğinde Jungkook, Jimin alfaya sıkıca sarıldı. Bedenleri bir bütün gibiydi. "Hallettik, konuşmayalım artık." Jungkook sırtüstü döndüğü sırada Jimin şimdi üstten bakıyordu. Kolu kemer gibi beline sarılıydı, tişörtünün açıkta bıraktığı tenini okşuyor ve bu Jimin'i tebessüm ettiriyordu.

Omeganın gözleri dudaklarına kaydığında, "Şimdi beni ilk kez öpüyor gibi öpmeni istiyorum." dedi.

Jungkook, omeganın sırtından destek vererek kendisine yakınlaştırıp dudaklarına kapandı. Alfa onun üst dudağını ıslak dudaklarıyla ezerken, Jimin'in eli yanaklarını buldu. Sakince öpüyordu, alfa onu. Çok fazla yakınlık ㅡ etrafa karışan feromonları. Her ikisi de bu anın tadını çıkarıyordu.

without meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin