8. Bölüm 🧚🏻‍♂️ Yıkıcı haber

45 5 6
                                    

Nazar değdi galiba bir türlü yazamadım (şu anlık pek insan yok ama olsn)

NEYSE İLERİDE BURALAR HEP DUTLUK OLACAK İNANIYORUM BEN

Oy veren bit topluluğum 😭🤏🏻

Yorum yapsanız daha da mutlu olurum btw

Ay bir de şey demeyi unuttum ben üniversite ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum o yüzden kafama göre yazıcam tm?

Ay bir de şey demeyi unuttum ben üniversite ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum o yüzden kafama göre yazıcam tm?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İyi okumalaarrr 🧚🏻‍♂️

...

"Bu yılki cadılar bayramı partisini sen mi organize edeceksin cidden?"

"Ne oldu? Yapamaz mıyım?"

Taehyung telaşla ellerini iki yana salladı, "Hayır, hayır! Sadece bunu ne ara ayarladığını merak ettim."

Yapacağım sihre bu sefer cevizleri de ekleyip karıştırırken sırıttım. "Sana yanlışlıkla sihir yapmadan bir gün önce. Ayrıca 'iyi ki ben almışım' diyorum çünkü Lisa'nın ne olduğunu da bu şekilde anlayabiliriz belki."

Hadi ama, insan değilseniz neden kendi türünüzü belli edecek kıyafetler giymeyesiniz ki? En azından ben giymezdim. Peri kostümü giymek yerine lamba cini kostümü giyemezdim, peri ruhum buna izin vermezdi.

Lisa ile aramızda bir sorun yoktu. Hatta birkaç kere moda hakkında konuşmuşluğumuz dahi olmuştu. Çoğu arkadaş ortamında da bir arada bulunmuştuk ve ben aramızda bir soğukluk olduğunu hissetmemiştim. O yüzden, Yoongi'de olduğu gibi aceleci davranmayacaktım ona karşı.

"İyi düşünmüşsün.

Tabii iyi düşüneceğim, diye mırıldandım. Karıştırma işi bitince beklemeye başladım. Saniyeler sonra, geçen sefer olduğu gibi kazandaki bütün su buharlaştı ve geriye mavi bir toz kaldı.

"Bu kadar kötü kokması normal mi?"

Taehyung iğrenerek eliyle burnunu ve ağzını kapattı. Ben bu kötü kokulara alıştığım için bir şey hissetmiyordum, benim için hava hoştu.

Oyalanmadan mavi tozu su dolu bardağa boşalttım ve tozun iyice çözünmesini sağladım. Bardağı Taehyung'a uzatıp "Bu kısım sana biraz garip gelebilir ama içine tükürmen gerekiyor." dedim.

Tahmin ettiğim gibi yine yüzünü buruşturmuştu. Ne yapayım? Bu sihirleri ben hazırlamamıştım sonuçta, benim suçum değildi!

"Başka bir şeye gerek yoktur umarım?" suya tükürdüğünde anında söylenmeye başlamıştı. Güldüm ve son kez karıştırdığım bardağı bu sefer içmesi için ona uzattım.

Tek dikişte bardağı anasına kadar sömürdükten sonra ağzını sildi ve boşluğa bakmaya başladı.

"Eee, bir şey hissetmiyorum?"

Kendisini masasına yönlendirip notlarının başına geçmesini sağladım, "İki saattir aklına girmeyen şeyleri tekrar oku bakalım. Bir kere okuduktan sonra da gel bana anlat."

Bana pek inanamasa da beni onaylayıp dersinin başına döndü. İçimden her ne kadar dışarı çıkıp aylaklık etmek gelse de Taehyung'u dersinden alıkoyamazdım. Sihrin işe yaradığını anladığı zaman o da benim gibi boş boş takılacaktı nasıl olsa, o ana kadar sabredebilirdim.

...
(süper zaman atlaması)

Nihayet bir haftayı geride bırakmış ve kamp gününe gelmiştik. Bu bir hafta içerisinde pek de bir şey olmamıştı. Taehyung'la birbirimize iyice alışmıştık ve Taehyung kendisine yaptığım zeka sihrinin keyfini sürmüştü yalnızca.

"Bizi cidden iki kilometre ötede bırakmaları şart mıydı?

"Bu nasıl ekim ayı anlamadım ben, götüme kadar ter akıtıyorum!"

"Hep küresel ısınmadan bunlar, hashtag insanlar yok olsun!"

Kamp görevlilerinin talimatı üzerine yedi kişilik gruplara ayrılmıştık ve önümüzden giden insanları takip ediyorduk. Bizim grup biraz salaktı ama sorun etmiyordum, salak insanlar eğlenceli oluyordu çünkü.

Taehyung'dan yalvar yakar istememe rağmen bana vermeyip kafasına taktığı hasır şapkayla bakışıyordum sıkıntıdan.

Eh, o da benden mükemmel yelpazemi istemişti ama ben ne yapmıştım? Kendisine el hareketi çekip ona hava gelmeyecek şekilde kendimi yellemiştim tabii ki!

Şapkadan ümidimi kesmem biraz uzun sürse de, en sonunda vazgeçip grubumuza bakmaya başlamıştım. Görüş açıma giren Namjoon, gözlerimden kalpler fışkırtmıştı.

Elimi hızla Taehyung'un elinden çekip Namjoon'un yanına gittim. Taehyung anlık bir göt tutuşması yaşasa da önemsememiş, biraz(!) kinci bir periyim, gülümseyerek sevdiceğime yanaşmıştım.

"Namjoonie~ nasılsın?"

"İyiyim."

Bana da aynı soruyu sormasını bekliyordum. Kaba bir insan değildi, sorardı ya.

Sormadı.

Evet, iki dakika geçmişti ama sormamıştı 'Sen nasılsın?' diye. Bozuntuya vermeden konuşmamıza -konuşmama- devam ettim,

"Kamp yapmayı biliyorsun değil mi? Ben küçükken izciydim, bir sorun olursa hemen bana söyle, tamam mı?"

Tamamen götümden sallıyordum. Birkaç ay önce izci olan çocukları görmüştüm, onlar da halatlarıyla ip atlıyorlardı zaten. Ben ateş yakmayı bile bilmiyordum.

"Tamam, olursa söylerim. Güle güle."

Dedikten sonra hemen Seokjin'in yanına geçmişti. Yıkılmış bir şekilde Taehyung'un koluna girip yürümeye devam ettim.

Platonik olmak çok zor ya.

"Namjoon sana bakmaz."

Kaşlarımı çattım ve boyu benden biraz uzun olduğu için kafamı kaldırarak yanımdaki bedene baktım, "Nedenmiş o?"

Adım atmayı keserek ekip arkadaşlarımızın gerisinde kalmamızı sağladı Taehyung. Ardından kulağıma doğru eğilip fısıldadığı kelimeler, kanımın bacaklarımı terk etmesini sağlamıştı.

"Namjoon kızlardan hoşlanıyor."

...

Tm burada bitiriyorum çünkü kamp olayını falan diğer bölümde uzunca anlatmak daha mantıklı geldi

Talihsiz arkadaşlarımızın başına daha çok olay getiricem eheheh

Yeni yayımladığım ficime de bakın lütfen 😔

Yeni yayımladığım ficime de bakın lütfen 😔

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gule gule aşkolar

İlişki Durumu: Kaotik -tkWhere stories live. Discover now