2. Bölüm 🧚🏻‍♂️ Yemek sindirir gibi olayları sindirmek

63 10 0
                                    

Okunma var ÇOK GÜZEL

Beyninizi bırakmayı unutmayın, iyi okumalar

...

"Sana 'Kenetleme Sihri'ni yazmanı söylemiştim, 'Kilitleme Sihri'ni değil!"

"Ya oğlum ne bileyim ben? Öyle hızlı söyleyip gitmiştin ki yanımdan, kilit diye kalmış aklımda!"

"Boka bastık Jimin, bokun içerisinde boğuluyoruz şu an!"

Gergince ağzımdan bir nefes vermiş ve ellerimi belime koyarak etrafıma bakınmıştım. Ağırlığımı tek bir ayağıma vermişken diğerini de salladığım sırada, yerde yatan bedeni fark edebilmiştim nihayet.

Hızla yere eğilip bayılan bedenin sırt üstü dönmesini sağlamış ve yüzünü küçük küçük tokatlayarak "Ay n'olur ölme!" diye yalvarıyordum.

Nefesini kontrol etmek sonradan aklıma gelmişti. Parmağımı hemen burnuna doğru tutmuştum. Hissettiğim nefesle rahatlamıştım.

Jimin'le beraber, Taehyung'u tekrardan omuzlanmış ve odamıza götürüp kendisini çuval gibi benim yatağımın üzerine atmıştık.

Odamızın kapısını kapatıp iki kere kilitledikten sonra ortak dolabımıza ilerlemiş ve en köşeye sıkıştırdığım siyah poşetin içerisindeki peri kitabını almıştım elime.

Hızlıca sayfaları karıştırıyordum. Aradığım 'Kilitleme Sihri' bölümüne ulaştığımda hızımı kesmeden sayfayı okumaya başlamıştım. Her bir kelimede kaşlarım daha çok çatılıyor, daha da dehşete düşüyordum.

"Aptal Jimin! Hem benim hem de onun başını yaktın!"

Jimin tedirgince yanıma gelmiş ve sihrin işlevlerini okumaya başlamıştı. O da benim verdiğim tepkileri verdiğinde kitabı elimden bırakmadan Taehyung'un yanına ilerledim ve yüzüne bakmaya başladım. Uyandığı zaman, ağzıma nasıl sıçacağını düşünüyordum.

"Şimdi harbi harbi on bir ay boyunca yapışık ikizler gibi mi gezmek zorundasınız şimdi?"

"Maalesef. Ondan uzaklaştığım anda acı çekecek, bana uzun süre -yarım saat, biliyorsun- ulaşamadığında ise vücudu patlayacak ve ölecek. Bana zarar gelirse onun da canı yanacak. Hele ölürsem... İki tane mezar kazmak zorunda kalırsınız. Gerçi ben öldüğümde siz eziklerin arasında yatmam, periler diyarına gömülmek isterim, orası ayrı."

"Jungkook, sence konumuz senin ölünce nereye gömüleceğin mi? Çocuğun hayatını kararttık!"

"Ben değil, sen kararttın." diyerek düzelttim onu.

"Tarifi başka bir kağıda geçirme işini bana yıkmasaydın böyle olmazdı! Limonlu dondurma kaçmıyordu sonuçta!"

İtirazı mantıklıydı ama ben yüceler yücesi, perilerin şahı -mübalağa severim- Jeon Jungkook'tum; hatamı öyle kolay kolay kabullenemezdim.

"Sen de beni götünle dinlemeseydin o zaman!"

Biz kavga ederken Taehyung'un mırıldanma sesini duymuştuk.

İkimiz de anında susup olacakları beklemeye başladık. İçimden, insanlarla yaşamak için ailemin ayaklarına kapandığım zamana küfür ediyordum. Ne vardı sanki bu aşuftelerde? Ne bokuma gelmiştim buraya? Ne gereği vardı yani?

"Ne oldu bana? Neredeyim?"

Gözleri benim gözlerimle buluşunca gerilen yüz hatlarına anbean şahit olmak çok ürkütücüydü.

"Ne yaptın bana?" demiş ve üzerime yürümek için bir anda ayaklanmıştı. O kadar sarsıntı(!) geçirdiği için başı dönmüş olmalıydı ki birkaç saniye öylece kaldı.

İlişki Durumu: Kaotik -tkWhere stories live. Discover now