Eski çağlarda yaşayan büyülü hayvanlardan büyü yapmayı öğrenen insanlar savaşa yol açar ve büyüler yasaklanıp mühürlenir. Lakin bu mühürleri çözüp hayatları pahasına dünyayı değiştirmek için savaşan iki büyücü ortaya çıkar, savaşır, ölür ve güçlerin...
Bu sabah uyandığımda her zamanki gibi mutsuzdum. Nedeni Teressa'nın beni her sabah olduğu gibi antrenman yapmak için günün ilk ışıklarında uyandırmasıydı. Birgün suratını parçalayacaktım ama kral Kendrick Teressa'yı liderimiz yaptığı için bu iş biraz gecikicekti. Teresaanın liderimiz seçilmesinin nedeni bizden 1 yıl önce seçilip savaş alanında daha deneyimli olmasıydı. Evet bazenleri seçmelerde bütün kullanıcıların seçilmediği ve diğer seçmelerin birinde seçildiği oluyordu. Diğer seçilmişler bazen bir hafat, bazen bir ay, bazense 1 yıl sonra seçildiği oluyordu. Tıpkı bizim durumumuzda olduğu gibi.
Teressa nazikçe gülümsüyor ve aklı sıra bana laf atıyordu. "Hadi ama Tori her sabah erken kalkıyoruz, artık buna alış seni uykucu." Umursamayarak basit bir cevap verdim. "Birincisi kendi adına konuş, ben erken kalkmıyorum, sen beni uyandırıyorsun. İkincisi ise kullandığın sabah tabiri yanlış çünkü sen bizi sabah olmadan, gün daha doğmadan kaldırıyorsun." Teressa belli etmemeye çalışarak bıyık altından güldü. Ona çatık kaşlarla baktım. "Tamam ya neden kızıyorsun ki?" Bu kız beni delirtmek istiyordu öyle ki her seferinde beni kızdırmak için aynı lafı kullanıyordu. "Kızmıyorum seni aptal suratlı, şimdi odamdan çık." Bir kahkaha attı. Kafasına yastık fırlatmamam için odamdan çıkarken "Bu sinirlenmemiş halinse sinirlenmiş halini merak ediyorum." Diyordu.
Aptal kız odamdan çıkınca biraz daha yatağımda uzanmak istesemde yatağımdan mecburiyetle çıktım. Hayır gerçekten anlamıyordum. Muhtemelen günün ilk ışıklarında antrenman yapan tek takım bizdik. Lanet olası bir kahvaltı bile yapmadan.
Dolabıma gittim. Kaldığım oda öyle çokta büyüleyici değildi. Başkasının tabiri ile büyük, benim tabirim ile kıçımın sığdığı ve özgürce kıvranabildiğim bir yatak, elbiselerimi sığdırabildiğim bir dolap ve bir sandığım vardı. Evet başka hiçbir şeye ihtiyaç duymuyordum.
Dolabımdan kırmızı elbiselerimin arasından uzun kollu bir elbise seçtim. Elbisem çok uzun değildi. Dizlerimin hemen üstüne geliyordu. Kırmızı renkte, dokuma yerlerinde altın rengi çizgilerin olduğu Atlas kumaşlı bir elbise giydim. Altına antrenman yapacağımızdan dolayı siyah renkli bir pantolon giydim. Ellerime daha rahat dövüşmek için eldiven takmayı ihmal etmedim. Elbiseme bir kemer taktıktan ve botlarımı giydikten sonra hazırdım.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
