Korunan Savunmasız Çocuk 1.

10 2 0
                                    

Şekil değiştirmesi ile gücü dahada fazla artmıştı. Beni neden öldürmek istiyordu ki? Neden benim peşimdeydi?

Hareket etmiyor, nefesimi tutmuş, söyleyeceği tek bir söz yada yapacağı bir hareketi bekliyordum. Beni öldürmek isteyen ve benden kat kat güçlü birine karşı ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum.

Kız piskopatça bir kahkaha attı. "Seni öldürmeden önce sana herşeyi açıklasam iyi olur."

Neyi açıklayacaktı bilmiyordum ama acele edip birşeyler düşünmem için bir fırsatım olacaktı. "Seni uzun zamandır arıyordum, bu kadar güçsüz olacağını düşünmezdim." O konuşurken aklıma tek bir plan geliyordu, beklenmedik saldırı. İnsan olup olmadığını anlayamadığım yaratığa doğru var gümle bir büyü küresi fırlattım. O kadar güç yüklemem rağmen kendi yaptığı bir büyü küresi ile hamlemi kolayca savurdu.

Dehşete düşmüş haldeydim. Kaskır sakin olmamı söylüyordu. Nasıl sakin olabilirdim ki? Bir anlığına gözümü ondan kaçırmıştım ve şimdi onu göremiyordum. Ben daha ne olduğunu anlamdan uçan bir süliet çok hızlı bir şekilde bana çarptı. Kendimi bir kayaya çarpmış vaziyette buldum. Lanet olasıca bir kalkan yapmaya bile vakit bulamamıştım.

Kolumu çok kötü vurmuştum. Kaskır'ın kükremesi ile kendime geldim. Hızlıca vüdumun etrafına bir kalkan oluşturdum. Her an her yerden saldırabilirdi. Kaskır da etrafını bir kalkanla sarmıştı. Benden daha hızlıydı ve öne atılarak kıza saldırdı. Ama kız hepimizden daha güçlüydü. Kaskır'ın saldırısını da savuşturdu.

Şimdi ne yapacaktım. Diğerlerini çağırıp tehlikeye mi atmalıydım? Hayır bu çok saçmaydı. Onları tehlikeye atamazdım.

Kaskır Var gücüyle kıza saldırmaya çalışıyordu. Kız hem çok hızlı hemde çok güçlüydü. Yarasa gibi siyah kanatlara sahipti ve bana Ademoğlu diye sesleniyordu. Bu tuhaftı tıpkı kehanetteki gibi. Önce bir vampir olduğunu düşünmüştüm ama vampirler gerçek olamazdı ve büyü yapamazlardı. Peki öyleyse bu kız kimdi?

Sadece bir anlığına onla göz göze gelmiştik ve tekrardan korkmaya, titremeye başladım. Kendimi savunmasız bir çocuk gibi hissediyordum. Korunması gereken, korunmak istenen bir çocuk. Benim hiç biyolojik bir ailem olmamıştı. Hiç korunmamıştım. Sanki o kıza baktıkça sadece gücünden değil aynı zamanda bana geçmişi hatırlattığı içinde korkuyordum. Korkudan her gün uyukusuz geçen geceler, her sesten korktuğum ve sığınacak kimsem olmadığı için dolaba saklanıp bütün gün çıkmadığım günler, pek çok kez hırsızların evime girdiği ve beni bulmasınlar diye saklandığım yerde verdiğim mücadeleler. En unutamadığım anılarımdan birini hatırlatıyordu özellikle. Bir gece ormanda kaybolup sabah olana kadar kurtlardan kaçtığım o gece. Bana yıllar gibi gelmişti. Oysa ki sadece 13 saat sürmüştü. Hemde sadece 9 yaşımdaydım.

Evet gördüğüm bu gözler bana bunları hatırlatıyordu. Kaskır çok yorulmuşa benziyordu. Bense sadece savaşı izliyordum. O an bir şeyi farketmiştim. Kaskır beni savunmasız çocuğu koruyor, beni savunuyordu. Bende korunuyordum. Cesaretlenmenin vakti gelmişti. Ben savunmasız değildim. Kaskır'ı da savunmasız bırakacak değildim. Daha öncede kullandığım hızlanma büyüsünü yapmaya çalıştım. Böylelikle en azından gözümle onları takip edebilirdim.

Gözümü kapatıp iyice odaklandım ve içimden büyülü sözleri söyledim. Vücüdüm da ki değişimi hissediyordum. Gözümü açtığımda onları gerçektende gözlerimle takip edebildiğimi gördüm. Bir taraftan kalkan, bir taraftan hızlanma büyüsü yaptığım için çok gücüm kalmamıştı. Kalan gücümle güçlü 10 tane büyü küresi oluşturdum. Amacım hepsini bir anda atmaktı. Sadece 1 tanesi isabet etse belki dengesini bozardı. Evet hızlı gittiği doğruydu ama aynı zamanda uçuyordu. Böylelikle dengesini bozardım.

ALTIN MADALYONDonde viven las historias. Descúbrelo ahora