Muhafız'ın Sınavı

17 3 2
                                    

Dağa ulaştığımızda Benjamin onun önüne geçmemi ve iyice dağa yaklaşmamı istedi. Borozanını çaldı ve güçlü bir hava akımıyla beni dağdaki mağraya doğru uçurdu.

Seri bir hareketle tam mağranın oraya geldiğim vakit mağraya doğru atladım.
Çok hızlı olmuştu doğrusu bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum.

Şimdi asıl şeye gelmiştik. Sınava. Tam mağranın içine gireceğim sırada kalın ve ulu çıkan bir ses mağraya girdiğim an sınavımın başlayacağını ve onu yani muhafızı atlatarak mağranın öbür ucuna ulaşmam gerektiğini söyledi.

Demek bu muhafızdı. Mağra karanlıkltı ama tam ortasında duran onu muhafızı görebiliyordum. Siyah bir zırh giyiyordu ama aynı zamanda yüzü görünmüyor, ve bir tür samuraya benziyordu.

Gölgeler arasında dahada korkutucu bir görünümü vardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gölgeler arasında dahada korkutucu bir görünümü vardı.

Önce mağrayı inceledim ve işe yarar birşeyler aradım. Muhtemelen mağraya girdiğim an bana saldırmaya başlayacaktı. Kahretsin ki dövüşmeyi bilmiyordum ve muhtemelen bilsemde işe yaramazdı.

Tam karşımda mağranın en uç bölümünde geçebileceğim kadar küçük bir boşluk vardı. Pekâlâ oraya doğru koşucaktım.

Derin bir nefes aldım ve mağraya ilk adımımı attım. Herşey çok ani gelişmişti. Adımımı atar atmaz çok hızlı bir şekilde yanıma süzüldü. Evet koşmamıştı. Gerçek anlamda uçmuştu. Neyseki seri bir hareketle son anda kendimi yana atmayı başardım.

Muhafızın sol tarafındaydım. Hiç vakit kaybetmeden hızlıca deliğe doğru koşmaya başladım. Normalde dar alanlardan hoşlanmazdım özellikle mağralardan ama şuan seçeceğim birşey değildi.

Daha deliğe ulaşmadan bana doğru hızlıca geldiğini hissettim. Bu seferde kendimi sağ tarafa doğru atacaktım ama son anda kolumu tuttu ve beni biraz gerideki mağranın duvarına fırlattı. Çok kötü çarpmıştım. Ve canım inanılmaz derecede ağrıyordu ama şimdi ölemezdim. En azından kötü büyücüyü bulmalıydım.

Hızlıca doğruldum. Tekrar bana doğru gelmeye başladı ama bu sefer biraz daha yavaş geliyordu. Pozisyonumu aldım. Çok delice birşey yapmayı planlıyordu. Üstünden atlayacaktım.

Evet kulağa çok saçma geliyordu ama aklımda başka bir seçenek yoktu. Elindeki üç dişli mızrağı bana doğru saplayacağı sırada olabildiğince yükseğe atladım. Küçükken savaş sırasında çevik olmak için eğitim almıştım ve şuan Max abiye şükredebilirdim.

Havadayken atlayışımın yeterli olmadığını farkettiğim için bir ayağımla mızrağına bastım. Herşey çok hızlı olmuştu ama ben sanki zaman yavaşlamış gibi hissetmiştim. Nasıl olduysa bir şekilde üstünden atlamayı başarmıştım. Hızlıca deliğe doğru koştum.

Arkamdan geldiğini biliyordum. Hiç düşünmeden deliğin içine atladım.

Hayır bu bir delik değildi. Bu bir tüneldi. Mağranın diyer parçasına açılan. Sürünerek tünelin diğer tarafına ulaştım. Burdan çıkışı görebiliyordum. Tünelden geçerek az önceki yerin biraz daha küçüğü olan bir yere gelmiştim.

ALTIN MADALYONWhere stories live. Discover now