Güç

16 3 0
                                    

Askerlere zarar gelsin istemiyordum sonuçta onların büyülü eşyaları yoktu. Herkes bana bakıyordu. Ne yani benden emir mi bekliyorlardı? Bana güveniyorlar mıydı? Bu manzarayı görünce kendime geldim. Askerler birbirinize oldukça yaklaşın dedim. Sonra Tori,Teressa ve Michael'a dönerek kalkan yapmayı bilip bilmediklerini sordum. Cevap yoktu. Teressa başını eğerek bilmiyoruz dedi. Tam o sırada bize saldırmaya başladılar.

Pekâlâ dedim. Laren ve Krista'ya bütün güçleriyle kalkan yapıp askerleri korumalarını söyledim. Askerlerden itiraz sesleri gelmeye başladı. Siz görevinizi yeterince yerine getiriyorsunuz dedim. Krista ve Laren dediğimi yaptılar. Ben ve geri kalanımız büyü kuklalarla savaşmaya başladık. Bu sefer büyü kuklalar güçlüydü.

Koruma kalkanı yapmayı bile biliyorlardı. Bir anda askerleri koruyan kalkanın yarısı bozuldu. Hemen sebebine baktım. Krsita yeni bir öngörü görmüştü. Krista korkarak "Sandy parça bul onu!" diye bağırdı. Teressa ve diğerlerine baktım. Tori bizi hafife alma biz hallederiz, dedi. Koşarak ormanın derinliklerine daldım. Evet güçlü bir büyü hissediyordum. Seni yakaladım katil bu sefer elimden kaçamayacaksın.

Onu görmüştüm simsiyah bir kıyafet takmıştı. Yüzünde tabikide maske vardı. Seni buldum katil dedim. Yavaş yavaş ona doğru yürümeye başladım. Bana siyah bir büyü küresi fırlattı. Bu karanlık büyü olmalıydı. Hızlıca kendi büyü küremle karşılık verdim. Bu sefer onu yakalamalıydım. Yeni öğrendiğim bir büyüyü onda denemek saçmalık olurdu. Muhtemelen benden daha bilgiliydi. Ama henüz asa birleşmemişti. Onu gücümle yenecektim. 5 tane büyü küresi yaptım. Onlardan sıyrılarak kaçtı. Ve elindeki parçanın gücünü kulanarak bana kara büyü dalgası (rüzgar akımı gibi birşey) gönderdi. Bu güçlüydü. Geriledim. Bu kadar büyü bilmesi normal miydi? Bunları nereden öğrenmişti? Kötü büyücünün torunu felan mıydı?

Aklımdaki sorulara dur diyerek karşımdaki rakibime odaklandım. Bende bir büyü dalgası yapabilirdim belki veya ona benzer birşey, bir büyü patlaması. Sol elimi madalyona koydum. Gözümü kapattım ve bütün gücümü odakladım.

İlahi bakış açısıyla

Sandy'nin saçları altın rengine dönüşmeye başlamıştı. İçinde sanki büyük bir nefret vardı ve onu rakibine kusmak istiyormuş gibi hissediyordu. Ama birşey ona engel oluyordu. Laren'in sözleri "Böyle bir insan olmak istemezsin, öfkenin etkisine kapılma" Sandy bir an afalladı. Merhamet duygusu mu hissediyordu? Bu adama karşı hemde? Gücünü kontrol edememeye başladı. Bir anda içindeki bütün gücü gönderdi.

Ne olmuştu bana? Bu gönderdiğim zayıf büyü akımıda neydi? Diye geçirdi içinden. Etraftaki toz duman geçince gözleri birşey aradı ama bulamadı. Bu onu endişelendirmiş ama aynı zamanda heyecanlandırmıştı.

Sandy'nin anlatımıyla

Etrafa iyice bakındım kötü büyücüden iz yoktu. Bu kadar küçük bir büyü akımıyla onu öldürmem imkansızdı. Hayır diye bağırdım. O kaçmış olamazdı değil mi? Bu kadar basit bir aptallığım yüzünden kaçmasına izin vermiş olamazdım değil mi? Sakinleşmem gerekiyordu ama olmuyordu işte. Kendimi tutmuştum onu öldürmekte tereddüt yaşamıştım. Eğer Kral ve Kraliçe bunu öğrenirse beni görevden uzaklaştırırlardı. Bir süre eğitim yapmam ve sakinleşmem gerektiğini felan söylerlerdi.

Elimde tek bir çare kalıyordu.

Sakince diğerlerinin yanına gittim. Bana şaşkın bir ifadeyle bakıyorlardı. Ama elimdeki paçayı görünce neşeleri yerine geldi. Evet parçanın aynısını yapmaya çalışmıştım. İlk başta şaşırmalarının nedeni muhtemelen bunun parça olduğunu anlamamalarıydı.

Diğer seçilmişler ile beraber saraya döndük. Planım ne miydi? Oluşturduğum sahte parçanın içine gücümden koymuştum. Benim kadar iyi hissedemiyorlardı. Anlayamazlardı. Bütün ülkelerdeki seçilmişler buraya toplandı. Hepsi bizde dahil aynı anda kalkan yaptık. O sırada parçadaki tüm gücü içime çektim. Böylece gücümü geri almış olmuştum. O kadar yorulmuştum ki hızlıca yatağıma geçip uyudum.

ALTIN MADALYONWhere stories live. Discover now