Ölüm ve Yaşam

2 2 0
                                    

Krista'nın anlatımıyla

Son bir ayım hiç te kolay geçmemişti. Yani gerçekten anlayamıyordum. Sandy'yi ölümden kurtarmış, güçlerini kullanmayı öğrenmiş, bir kâhin ve farklı farklı yaratıklar ile karşılaşmış, hatta bir savaşın eşiğinden dönmüştük. Tabi Sandy'nin çektikleri bundan da fenaydı. Kaç kere ölümden dönmüştü. Ayrıca sevdiklerini kaybetmişti. Peki ya Laren? Onu sevsemde hakkında pek biligim yoktu. O tüm bunlardan etkileniyor muydu? Açıkçası ben kesinlikle bunların bende travma bırakıcağını düşünüyordum. Belkide bu kadar ezik olmamalı ve daha güçlü olmayı denemeliydim. Seçmelere ailem yüzünden katılmıştım. Ailem neredeyse fakir durumundaydı. Aylık sadece 2000 sitirle -güneş ülkesi para birimi- kazanıyorlardı. Ülkedeki bir ekmek bile 5 sitirleydi. Bu yüzden iyi bir maaş almak ve binevi hatatımdaki mesleği yapmak için yarışmaya katıldım. Artık narin bir korkak olmayacaktım. Hayır. Artık güçlenecek ve korkusuz olacaktım.

Daha fazla düşünmeye dayanamayıp yatağımdan çıktım. Kaldığım oda çokta büyük değildi. İki kişilik bir yatak, küçük bir kitaplık ve başka odalara açılan iki kapının sığacağı kadar büyüktü. O iki kapıda da tuvalet ve giyinme odaları bulunuyordu.

Geceliğimi çıkardıktan sonra aşağıya -kahvaltıya- indim. Laren her zamanki yakışıklılığı ile yerini almıştı. Saçları taranmış, siyah bir savaş kıyafeti giymişti. Fakat gözüm o biçimsiz çirkin surata kaydı. Evet iki gündür görmediğim için şükrettiğim Zinep, Laren'in yanında yerini almıştı. Dün çok yorgun olduğum için odamdan hiç çıkmamıştım. Tabi Sandy'nin kustuğunu duyduğum zamanı saymazsak. Hızlıca yanlarına yaklaşıp "Günaydın" dedim. Zinep yüzüne tatlı bir gülümseme kondurup "Nerelerdeydiniz? sizi göremedim sanada günaydın" diyerek karşılık verdi. Ters bir cevap vermemek için ağzımı açmadım. O sırada Laren cevap verdi. "Günaydın Krista -Krista kelimesini bastırarak söyledi- ne zamandan beri yabancılar saray işlerine karışıyor?"

Resmen şuan mutluluktan kanatlanıp uçabilirdim. Zinep somurttu. Homurdanarak "Sadece sizi merak etmiştim." dedi. O anda Sandy de gelmişti. Saçları hiç taranmamış gibi karışıktı. Sahi ya dün çok güç harcadığı için kustuğunu söylemişti ama şuan iyi miydi acaba? Yinede bunu sormamamın daha iyi olacağını düşündüm. Kafamı çevirip Zinep'e baktım. Sandy'yi görünce gözleri parıldadı. Ne umuyordu ki?

Sandy'nin arsından kral ve kraliçe de gelince, servis başladı. Kral yemeğe başlamadan önce boğazını temizleyerek dikkati üzerine çekti. Hepimiz ona döndük. Kralın Zinep'e attığı sert bakışlardan sonra Zinep hızlıca odadan çıktı. "Onun burda ne işi var?" Kralın sorduğu soruya kimse cevap vermedi. Kral da bunu pek ciddiye almamış olacak ki hemen konuya geçti. "Çok yorgun olduğunuzu biliyorum daha 1 gün önce bir savaşı durduruyordunuz fakat bu ciddi bir konu. Su ülkesinin seçilmişlerinden olan Maya bir görev için Katil ormanın etrafında bir araştırma yapmaya gitmişti. 1 gün sonra geri dönmediği için şüphelendiler. Katil orman çok tehlikeli bu yüzden bütün ülkelerin seçilmişlerinden oluşan bir arama ekibi oluşturduk. Bu ülkelerin arasında geçen bir antlaşmaya daynıyor. Gidin ve onu bulun."

Bedenim titredi. Katil ormanı çok kez duymuştum ve Maya sağ çıksa iyi olurdu. Hayır ben korkusuz olmalıydım. Kafamı çevirip Laren'e baktım. O da efsaneleri duymuştu. Yüzü pek belli etmemeye çalışsada biraz şaşırdığını ve belkide dehşete düştüğünü gösteriyordu. Sonra sakinleşti ve sanki korktuğumu anlamış gibi gülümseyerek bana baktı. Sanki güven vermek istermiş gibi. Bende sakinleştim. Artık göreve hazırdım. Kralın emri çok kesindi. Of yine Su ülkesine gidiyoruz.

Sandy'nin Anlatımıyla

Bugün kendimi pek iyi hissetmiyordum ama Katil ormanı pek çok kez duymuş, hakkında yazılan efsaneleri de okumuştum. Maya'yı tanımıyordum ama herkes gibi bende onu kurtarmalıydım. Hayır görev olduğu için değil, kendimi onun yerine koyduğum için.

ALTIN MADALYONWhere stories live. Discover now