5

205 19 0
                                    

Artık bayılmıştım.

Yani onlar böyle sanıyordu.

Okuduğum mangalardan çıkardığım derslerden biri de buydu. Eğer biri seni bayıltmaya çalışıyorsa, bayılmış taklidi yap.

Tabii araya birkaç çırpınış ekleyip, nefesini tutmak da çok önemli.

Aslında işe yarayıp yaramayacağından çok da emin değildim ama işe yaramıştı. Bir at arabasının arkasında, yatar pozisyonda yolculuk yapmamdan anlaşılıyordu bu.

Şimdi düşünmem gerekiyordu. Bu durumun içinden nasıl çıkabilirdim? Arabanın içinde sadece ben ve bayılmış hizmetçim vardı.

Arkadan bağlanmış ellerimi kurtarmam gerekiyordu. Yattığım yerde oturur pozisyona geçtim ve ellerimdeki ipi belki gevşetir diye, ellerimi değişik şekillerde oynatmaya başladım. Artık nasıl bir düğüm attılarsa, ip gevşemiyordu.

Sonra gücümü kullanmayı düşündüm ama nasıl yapacağımı hala kesin bir şekilde bilmiyordum.

Tamam bir kişi üzerinde işe yaramasını sağlayabiliyordum az buz. Peki ya bu kadar kişiyi nasıl manipüle edecektim? Tek tek olmazdı. Benim taktiğim işlevsel değildi. Toplu manipüle yapabilir miydim? Onu da bilmiyordum ya.

Sonra düşündüm.

'Eğer ilk olarak toplu manipüleyi denersem ve işe yaramazsa hala tekli manipüle yapmaya şansım olabilir ama eğer ilk önce tekli manipüle yapıp yakalanırsam işler biraz daha zorlaşabilir.'

Cevap belliydi. Önce, toplu manipüleyi deneyecektim.

'Peki ne üzerine manipüle etmeliyim? Hizmetçimi ben sanmalarını istesem, beni hizmetçim sandıkları için çok rahat öldürülme ihtimalim var. Benim varlığımı unutmalarını istesem, beni bulunca ne yapacaklarını bilemem. Peki ya beni görememelerini istesem...?'

Arabanın yavaşlayarak durmasıyla paniğe kapıldım. Daha nasıl yapacağımı geç ne yapacağıma karar vermememiştim.

'Tamam. Hızlı düşün Alara.' Kapıya yaklaşan ayak sesleriyle birlikte yatar pozüsyona geçtim ve gözlerimi kapattım.

'Lütfen at arabasının 10 metre alanı içerisindeki kimse beni göremesin, lütfen at arabasının 10 metre alanı içerisindeki kimse beni göremesin...'

Kapı açılmıştı. Manipülasyonum işe yaramış mıydı şimdi öğrenecektim.

"Ne? Bu nasıl olur?" Kapıyı açan kişiyi göremiyordum ama söylediklerini duyabiliyordum.

Kapı tekrar kapandı ve ayak sesleri kapıdan uzaklaştı. Uzaktan birkaç bağırışma duydum.

"Kız kaçmış."

"Ne demek kaçmış? Git doğru düzgün kontrol et. Kaçmış olması imkansız. Arabanın üstünden gözümüzü ayırmadık."

Kapı tekrar açıldı. Bu sefer birkaç homurdanma sesi duyuyordum.

"Siz üçünüz! Çabuk geldiğimiz yolu kontrol edin. Nasıl kaçmayı başardı bilmiyorum ama onu bulmadan geri dönmeyin sakın." İşe yaramıştı.

Yavaşça gözlerimi açtım. Kapıda duran bir haydut arabanın içini hala gözleriyle tarıyordu. Gözlerinin içine bakmama rağmen gerçekten beni göremiyor gibiydi. O kapıyı tekrar kapatırken, bir gurur gülümsemesi oluştu yüzümde.

Yerimde doğruldum. Elimdeki ipi açamadığımdan, ellerim arkada ayağa kalktım ve kapıya yöneldim.

Ayağımla kapıyı ittirerek açabilmiştim. Kilitli değildi.

Yavaşça arabadan aşağı indim ve etrafıma bakarak yürüyordum ki haydutlardan biriyle karşı karşıya kaldım. İstemsizce nefesimi tuttum.

"Hey! Kapıyı kim açık bıraktı? Kız gitti diye yaptıklarımıza şahit olan birini de mi elden kaçırmak istiyorsunuz? Sizi aptallar!" Haydut, diğerlerine bağırırken hemen yanımdan geçip arabanın kapısını tekrar kapattı.

Yanımdan uzaklaşırken tutmuş olduğum nefesimi bıraktım.

Geldiğimizi düşündüğüm yol üzerinde at arabasından yavaş yavaş uzaklaşırken, haydutlara bakmayı da ihmal etmiyordum. 4 kişilerdi. İkisinin gözleri benim gittiğim yol üzerindeydi.

Yoluma devam ediyordum ki haydutlardan birisinin şaşkın sesini duydum.

"Kız orada! İşte orada."

Arkamı dönüp baktığımda bana doğru gelmeye başlamışlardı bile.

Koşmaya başlamama kalmadı 2. adımımda kendimi yerde buldum.

"Ahh! Lanet olası topuklu ayakkabılar!" Ayakkabımın topuğu kırılmıştı. Sağ tarafıma düşmüştüm ve ellerim arkadan bağlı olduğu içinde kendimi koruyamamıştım.

Zar zor da olsa yerimde doğrulup haydutlara baktığımda, yolu yarılamış olduklarını gördüm.

Ayağa kalkmaya çalışırken gücümün neden bir anda işe yaramayı bıraktığını düşüyordum.

'Gücüm mü bitti? Bitmemiştir değil mi? Ben hiçbir şey hissetmedim. Manipülasyon için kurduğum cümlede bir sıkıntı olabilir mi ki acaba?'

Lütfen at arabasının 10 metre alanı içerisindeki kimse beni göremesin.

"Ah, 10 metre alan!" Bu sonuca varmam 2 saniyemi almamıştı.

Ayağa doğrulduğum gibi arkamı döndüm.

"Şuan yapacağım şey işe yarasa iyi olur yoksa hoşçakal yeni hayatım." Derin bir nefes aldım ve neredeyse bana ulaşmış haydutların üzerine doğru koşmaya başladım.

Birkaç adım atmıştım ki haydutlar bir anda oldukları yerde durdular. Sonrasında duyduğum kelimelerle kendimi yere bırakmam bir olmuştu.

"Noluyor yine? Kız nereye kayboldu? Çabuk at arabasının yanına dönüp hizmetçiyi kontrol edin. Burada bir şeyler dönüyor." Hızla at arabasına geri döndüler.

Şimdilik paçayı kurtarmıştım ama nasıl çıkacaktım bu işin içinden?

Nefesimi düzene sokmaya çalışırken bir yandan da kafamda çeşitli senaryolar kuruyordum.

'Acaba yeni bir manipülasyon denemeye kalksam, şuanki manipülasyona ne olacak? Ya bir daha başaramazsam. Aslında yapa...' düşüncelerime ara veren şey duyduğum ses olmuştu.

"Şşşş sarı!" Haydutlara baktım. Onlardan gelmemişti.

"Onlar değildi." Tekrar duyduğum sesle bu sefer etrafa bakındım.

"Yukarıdayım."

"Sonunda kafayı yedim galiba. Gaipten sesler duyuyorum". Kendi kendime yakınmaya başlamıştım.

"Saçma sapan konuşmayı kesip yukarı bak."

Kafamı yukarı kaldırdığımda mavi gökyüzüyle karşılaştım.

"Ah, gökyüzü. Yoksa bana yardım etmeye mi geldin?" Kesinlikle delirmiştim.

"SARI! AĞACA BAKSANA!" Duyduğum yüksek sesle irkildim.

"Sen de kimsin?" Sonunda ağaçta oturan figürü görebilmiştim.

• • •
Yeni bölüm geldi.

Bölüm hoşunuza gitti mi?

Oylamayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.🥰

Yeniden Doğuş: Kayıp Kimlik ArayışıWhere stories live. Discover now