1

436 23 4
                                    

"Bu gördüklerim gerçek değil, değil mi?"

"Evet, evet. Sadece rüya görüyorum."

"Şimdi yatağa tekrar yatacağım ve gözümü açtığımda kendi yatağımda olacağım." Yavaşça yatağa doğru yürürken kendi kendime konuşuyordum.

Yatağa uzandım, gözlerimi kapattım ve bir süre aynı pozisyonda yatmaya devam ettim. Gözlerimi açmaya karar verdiğimdeyse, aynı odada olduğum gerçeğiyle hayal kırıklığına uğradım.

"Bu ne şimdi? Niye hala buradayım ben?" Yatakta doğruldum. En son yaşadığım şeyleri anımsamaya çalıştım.

"Ben, az önce merdivenlerden yuvarlanmıyor muydum?"

"Bekle." Farkına vardığım şeyle hemen kendimi cimciklemeye başladım.

"Of! Bu acıttı." Cimciklediğim yeri ovalarken kendi kendime de yakınıyordum.

"Sakın bana öldüğümü ve o okuduğum mangalardaki gibi reenkarne falan olduğumu söylemeyin." Söyleyecek birileri de yoktu ya orası ayrı.

"Hayır, hayır. Bu gerçek değil. Ben yapamam. Ben o kadar zeki bir insan değilim. Ben burada hayatta kalamam." Yataktan kalkıp, çaresizce bir oraya bir buraya yürümeye başlamıştım artık.

"Eyvah!"

"O gelen kişi bana ne demişti?"

"Leydi Martha mıydı? Kimdi? Biri beni çağırıyordu." Aniden durdum.

"5 dakika mı demişti o? Of ya."

"Kaç dakika geçti? Ben nasıl hazırlanacağım?" Hemen kıyafet dolabı olduğunu düşündüğüm dolaba yöneldim.

Dolabı açtığım gibi 4 parça elbise gözüme çarptı.

"Leydi mi demişti o?" Nefes verdim.

"Reenkarne olacak başka yer mi yokmuş. Benim gibi saf, salak biri nasıl çıksın bu işin içinden?" Kıyafetleri karıştırırken, nasıl giyeceğimi de anlamaya çalışıyordum.

"Neyse Alara odaklan. Şuanlık bir yolunu bulman lazım. Daha sonra düşünürsün. Beni uyandıran kişinin bakışlarından ve kıyafet dolabının durumundan bahsedecek olursak çok da sevilmiyorum sanırım." Kolay giyebileceğimi düşündüğüm yeşil, uzun kollu ve boynu kapalı bir elbiseyi asılı olan yerinden çıkardım ve giyinmeye başladım.

Sandığımdan daha rahat bir şekilde giyebilmiştim. Ayakkabı olarak da bir seçeneğim yoktu zaten. Giyebileceğim hafif topuklu, siyah ve sade bir ayakkabı vardı sadece. Onu da hemen ayağıma geçirdim. En son da aynanın karşısına, yüzüme ve saçıma bakmaya, gittim.

Dümdüz, sarı ve uzun saçlarım belime iniyordu. Giydiğim yeşil elbisem, yeşil gözlerimi daha da belirgin hale getiriyordu. Yüzümün makyaja ihtiyacı yoktu. Güzeldim. Yani 'o' güzeldi.

Kendimi incelemeyi bırakıp saçımı elimle düzelttikten sonra hızlıca odanın kapısından dışarı çıktım. Upuzun bir koridor beni karşıladı.

"E şimdi ne olacak? Ne tarafa gitmem gerekiyor?" Koridor, çıktığım kapıdan sağa ve sola doğru uzanıyordu. Her iki tarafa da göz attım. İki koridorun da birbirinden farkı yoktu.

"O zaman ne yapmam gerektiğini biliyorum. Zaten her türlü geç kaldım." Dedim. Sağ taraftan başlayarak ve elimi de söylediğim şeye uygun bir şekilde hareket ettirerek saymaya başladım.

"O piti piti, karemela sepeti, terazi lastik cimnastik, biz size geldik bitlendik, hamama gittik temizlendik, dik dik dik, dersimiz matematik." Sağ taraf çıktı.

"O zaman sağdan devam."

Uzun koridoru bitirdikten sonra kendimi yemyeşil bir bahçenin önünde buldum. Ortasında beyaz ve sürekli su akan bir çeşme de bulunuyordu.

Yeniden Doğuş: Kayıp Kimlik ArayışıWhere stories live. Discover now