En güzel melodi

228 18 28
                                    

2 hafta sonra.

Muammer'le Döndü bir akrabalarının düğünü için şehir dışına çıkmıştı. Abi kardeş tüm haftasonu yalnızca ikisi olacağı için mutluydu. Kenan yabancı diziye başlamıştı, odasında yatağında uzanıyordu ve açtığı diziyi laptoptan izliyordu. Üst üste iki bölüm izlemişti ki evin çok sessiz olduğunu fark etti.

İzlediği bölümü durdurdu, yatağından kalkarak odadan çıktı. Veysel etrafta görünmüyordu. Kenan merdivenlerden indi ve mutfaktan gelen sesleri duydu,
adımlarını oraya yönlendirdi. İçeri girdiğinde ortalığın haline şaşkınlıkla baktı. Etraf darmadağındı.

"Mutfağa tadilat yapmaya mı karar verdin abicim? Buranın hali ne?"

"Kahvaltı hazırlarken birazcık dağınık çalışmış olabilirim." Dedi Veysel, bir pankeki tavada çevirirken.

"Sen kahvaltı mı hazırladın?"

Kenan fazlasıyla şaşırmıştı. Veysel ise yanmak üzere olan pankeki aceleyle tavadan alıp bir tabağa koydu.

"Niye ya? Hazırlıyamaz mıyım?"

"Şaşırdım sadece, hazırlarsın tabi, çokta güzel hazırlamışsın zaten."

Veysel telefonu kapatıp cebine koydu, tarife oradan bakmıştı. Omlet tavasını ve pankek tabağını alarak mutfaktan çıktı. Kenan da kardeşinin arkasından ilerledi. Üst katta çıktıklarında çeşit çeşit kahvaltılıkla süslenmiş masayı fark etti Kenan. Veysel omletle pankeki de masaya yerleştirip gururla abisine baktı.

"Nasıl olmuş?"

"Güzel görünüyor."

"Aşağı gelirken masayı nasıl görmedin sen abi?" Dedi Veysel, sandalyeye otururken. Bir pankeki alarak bal sürdü. Abisinin hala daha masaya baktığını görünce güldü.

"Yemeyecen herhalde?"

"Kardeşim bana ilk defa kahvaltı hazırlamış, yemez olur muyum."

Kenan kardeşinin yanına oturdu ve iki kardeş güzel bir kahvaltı yaptı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Elif'le Kenan öğle saatlerinde birlikte piknik yapmak için bir göl kenarına gelmişti. Gölün kenarına sermişlerdi piknik örtüsünü. Suyun şırıl şırıl sesini dinliyor, güneşin parlaklığının keyfini çıkarıyorlardı.

"Çok güzel demi gölün sesi?" Dedi Elif, yüzünde huzurlu bir tebessüm vardı. Hayatın karmaşasından uzaklaştıkları nadir anlardan birindelerdi.

"Bana en güzel melodi senin sesin Elif'im." Dedi Kenan. Mutluydu, son zamanlarda hiç olmadığı kadar mutlu geçiyordu günleri.

"Açıkmadık mı ya?" Diyerek konuyu değiştirdi Elif, saklama kaplarını önüne çekerek kapaklarını açtı.

"Su böreği mi o?"

"Evet tam olarak o ve tatlı olarak da ekler var." Dedi Elif, yüzündeki ışıl ışıl gülümsemesiyle. Kenan bir böreği alarak merakla Elif'e baktı.

"Sen sabah sabah bunlarla mı uğraştın bitanem. Hazır birşeyler alırdık."

"Sen seviyosun diye yaptım. Yoksa güzel olmamış mı?"

"Bitanem çok güzel olmuş. O kadar uğraşmışsın ya o yüzden dedim ben."

"Değerini bil işte."

"Sağol ya." Dedi Kenan, gülerek. Elif onun gülüşüyle istemsiz gülümserken buldu kendini. Daha sonra birden ciddi bir ifade yerleşti yüzüne.

"Dedem seninle tanışmak istiyor."

"Deden mi?"

"Evet dedem, ilk karşılaşmamız da seni bastonla döven yaşlı adam."

O günü hatırlayınca gülümsedi Kenan. Dünyasının daha güzel bir yer haline geldiği günü nasıl unutabilirdi ki?

"Olur tanışalım."

"Tamam o zaman."

Yüzlerinde bir tebessümle bakıyorlardı birbirlerine. Kalpleri sonsuz sevgiyle doluyordu birbirlerine bakarken.

"Bizim mutlu bir sonumuz olur mu?"

Elif buruk bir tebessümle sormuştu. Kenan onun yüzünü kapatan saçlarını incitmekten korkarak narince düzeltti.

"Bahçesine çiçekler ektiğimiz bir evimiz olacak bir gün. Sonra orda oturup çocuklarımıza bugünleri anlatacağız." Dedi Kenan, kurduğu hayale gülümserken. Bir gün çok mutlu olacaklarına inanmak istiyordu.

"Her türden çiçek olsun ama."

"Olur tabi de umarım çiçeklerimiz senin güzelliğini kıskanıp solmazlar."

"İlk tanıştığımız zamanlardaki gıcık adama noldu?" Diye sordu Elif. Tost getirdiğinde bir teşekkür bile etmeyen adam nereye gitmişti?

"Herkes de aynı şeyi söylüyor, gıcık falan değilim ben."

"Herkes?"

"Tanıdığım herkes."

"Demek ki var bir bildiğimiz."

"Peki Elif hanım, öyle olsun."

Elif gülerek baktı Kenan'a. Veysel'in kime çektiği çok net belli oluyordu. Abi kardeş birisi hoşlarına gitmeyen birşey söylediğinde hemen küsüyorlardı.

"Giderim." Dedi Elif, kararlı bir sesle. Kenan mecburen barışmak zorunda kaldı, böyle birşeyden dolayı keyifli vakitlerinin bozulmasını istemiyordu.

"Uçurtmayı getirdik, bari uçuralım."

"Ya fazla uçarsa?" Diye sordu Elif, çocuksu bir korkuyla. Kenan ciddi misin der gibi baktı ona.

"Yenisini alırız."

"Yenisi, aynısı olmaz ki."

Elif'in söylediği Kenan'a bir an için çok duygusal gelmişti. Hızlıca toparladı kendisini, gereksiz duygusallığa hiç gerek yoktu. Yerden kalkıp elini Elif'e uzattı Kenan. Elif onun elini tutarak kalktı ve ikili uçurtmayı da alıp biraz rüzgar bulabilmek için uzaklaştı.

Sonuçta uçurtmayı uçurmak için biraz da olsa rüzgara ihtiyaçları vardı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Fazlasıyla neşeli bir günün ardından nihayet eve döndü Kenan. Kardeşini salonda televizyon izlerken uyuya kalmış bir halde buldu. Öncelikle televizyonu kapatıp uykusunun bölünmesini istemediği için Veysel'i kucağına alarak odasına götürdü.

Kardeşini yatağa yatırdı, üstünü örtü, anlından öptü ve gülümseyerek baktı bir çocuk kadar masum görünen kardeşine. Belki çocukluğunu hiç görmemişti ama gözünde küçük bir çocuktan farkı yoktu, hatta ona bazen üç yaşında gibi geliyordu.

Kendi düşüncesine güldü. Kardeşi korkmasın diye gece lambasını açıp odadan çıktı, kendi odasına geçti.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bölüm sonu.

Taslak bölümler bu kurgu için de bitti. Yeni bölümlerde görüşmek üzere. 🌼😊

Umudun Rengi Where stories live. Discover now