Bir çift gözde kayboldum

327 19 17
                                    

Güneş ışıkları kasaba sokaklarından çekilirken önlüğünü çıkarıp montunu giydi Kenan. Odadan çıkıp kapısını kilitledikten sonra ilerledi.

Beyaz renkteki arabasının yanına geldi sürücü koltuğuna yerleşti. Cebinden çıkardığı telefonla kardeşini arayıp ağılda olduğunu öğrenince oraya sürdü arabayı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Abim geliyor." Dedi Veysel, heyecanla. Onun sevincine güldü amcaoğulları.

Hep birlikte ağıldalardı, Ramazan kestane yapıyordu sobada. Asuman onun yanında ellerini sobada ısıtmaya çalışıyordu. Dilek ve Taner ise yan yana oturuyorlardı.

"Oğlum iki saattir yapamadın şunu."

"Taner rahat bırak çocuğu."

"Duydun yengemi."

Taner ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptığında Dilek güldü onun haline. Onun gülüşüyle Taner'in yüzünde de bir tebessüm belirdi.

"Oldu bence bunlar ya." Dedi Asuman, elindeki kestaneye üflerken.

"Oldu oldu." Ramazan büyük bir iş başarmış gibi gururla bakıyordu kestanelere. "Ellerime sağlık."

"Orda yemeyin lan." Dedi Veysel, masada bulduğu çekirdek çöpünü Ramazan'a attı.

"Oğlum ne pis adamsın la sen."

Ramazan kestaneleri masaya koydu ve bir sandalyeye oturdu, Asuman da onun yanında yerini almıştı. Veysel kestanelerden birini Ramazan'a attı.

"Sensin pis."

"Amcaoğlu sen ilkokul kaçsın?"

Kahkahalarla güldü bu cümle üzerine herkes, Veysel ise kaşlarını çatmıştı. Açılan kapının sesiyle dikkatler dağıldı.

"Selamün aleyküm." Diyerek içeri girdi Kenan. Başıyla aldı amcaoğulları onun selamını. Kenan her zaman ki gibi Veysel'i saçlarından öptü.

"Abim noldu sana?"

Kenan kardeşinin yüzündeki küskün ifadeyi fark etmişti. Ramazan uzanıp koluna vurdu Veysel'in.

"Alındın mı la."

"Niye küstürdünüz oğlum kardeşimi?"

"Şaka yaptık abi ya." Dedi Taner, hepsi şaşırmıştı Veysel'in tepkisine. Kenan kardeşinin saçlarını karıştırdı.

"Aslanım?"

"Yok birşey, tamam."

Kenan Veysel'i yine saçlarından öptü ve karşısındaki sandalyeye geçti. Taner kestanelerden birazını onun önüne itti.

"Eline sağlık Ramazan'ım."

"Sizin sağlık ocağına yeni hemşire gelmiş Kenan abi." Dedi Dilek. Bir kestaneyi eline aldığı esnada. Kenan kaşlarını çattı.

"Benim haberim yok, siz nereden duydunuz?"

"Sennur abla söyledi." Diye cevapladı Asuman, üşüyen ellerini kestane sıcaklığında ısıtmaya çalışıyordu. Ramazan onun ellerini tuttu.

"Sen biraz fazla üşüdün."

"Tamam konuyu dağıtmayın şimdi. Kimmiş hemşire peki? Nasıl biriymiş?"

"Hayırdır abi?" Dedi Veysel. "Sen baya merak ettin."

"Anlatıcam sana sonra."

"Bizden ne saklanıyor?" Dedi Taner. Diğerleride merak dolu bakışlarını Kenan'a çevirmişti. Genç adam arkasına yaslandı.

"Kardeşimle aramda gizli birşey olamaz mı?"

Cevabını alan Taner, kestane yemeye devam etti. Herkes önüne dönmüştü. İki kardeş güldü onların aniden sessizleşmesine.

"Dilek birşey sordum size."

"Bilmiyorum abi, görmedim ben kendisini."

Kenan 'acaba sabah karşılaştığım kız mıydı?" Diye geçirdi aklından. Veysel daha çok merak etmişti konuyu.

"Abi eve gidelim mi?"

"Gidelim abim. Buraları toplayın Ramazan." Dedi Kenan, yerinden kalkıp kardeşine ilerledi.

"Herşeyi neden ben yapıyom?"

"İkinize de dedim oğlum ya."

"Tamam abi gidin siz, biz hallederiz burayı." Dedi Taner, sandalyeden kalktı. "Hep kardeşin senin için zaten."

Taner'in küskün küskün söylenmesiyle Kenan gülerek kolunu onun omzuna attı. Ramazan da hemen yanlarına koştuğunda Kenan diğer kolunu da onun omzuna attı. Asuman ve Dilek hallerine gülerken Veysel gözlerini devirdi.

"Sizde benim canımsınız tamam."

"Ama en değerlisi benim." Dedi Veysel. Kenan kardeşine ilerledi sandalyesini arkaya yatırıp göz göze gelmelerini sağladı.

"Kıskanç mısın oğlum sen?"

"Abi düşücem ya."

Veysel sandalyenin kenarlarına tutunmuştu. Kenan sandalyeyi düzeltti.

"Haydi görüşürüz." Dedi Kenan, diğerlerine ve sandalyeyi ilerletti.

Ağıldan çıktılar. Sandalyeyi arabanın yanına getiren Kenan önce kapıyı açıp sonra kardeşini kucağına aldı. Anlına bir öpücük kondurdu ve koltuğa yerleştirdi Veysel'i. Sandalyeyi kasaya koyup, kendiside sürücü koltuğuna geçti.

Arabayı çalıştırdı ve ilerledi yolda. Bir süre hiçbir şey konuşmadılar. Sonra kendisini izleyen kardeşine çevirdi mavilerini kısa bir an Kenan.

"İyi misin?" Dedi, bu öylesine sorulmuş bir soru değildi. Veysel iç çekip kapattı gözlerini.

"Anlatıcam demiştin."

"Anlatırım sonra."

Veysel gözlerini açıp kızgınca baktı abisine. Kenan ise sadece güldü onun yüzündeki ifadeye.

"Abi,"

"Kayboldum Veysel." Arabayı kenara çekip kardeşine döndü Kenan. "Bir çift gözde kayboldum ben."

Derin bir nefes aldı genç adam, kendisi de bilmiyordu ne hissettiğini. Daha önce hiç aşık olmamıştı ki. Veysel birşey demeden abisinin konuşmasını bekledi.

"Bilmiyorum." Dedi Kenan sadece. Mavi gözlerinin ardında birçok duygu vardı.

"En iyisi zamana bırakalım."

Kenan yeniden yola döndü, arabayı çalıştırdı ve kardeşinin dediğini tekrarladı:

"En iyisi zamana bırakalım."

Kalbindeki duygular çoktan onu ele geçirmeye başlamıştı bile. Aşk onu çiçekli bahçelere mi yoksa zehirli sarmaşıklara mı götürecekti? Bunun cevabını henüz bilmiyordu genç adam.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bölüm sonu.

En iyisi zamana bırakalım. 🙂🥀

Umudun Rengi Where stories live. Discover now