12- Marteniçka

163 18 6
                                    


İyi okumalar efendim. 🫀

××××××

Saat sabah dörde kadar tüm yemeği hazırlamanın keyfiyle gülümsüyordum. Adam akıllı bir şey giyme derdine düşmedim. Yüzümü bile zor yıkamıştım.

Altımda siyah eşofman altı, üstümde beyaz tişörtüm ve üşüdüğüm için aldığım hırkam gayet şık bir kombindir umarım diyerek açtım kapımı. Ayakkabılarımı arkasını kırarak giyip koştum karşı komşumun kapısına. İki kere zile basıp bir süre bekledim ama açan olmadı. Oysa içeriden ses geliyordu. Birkaç kere daha bastığımda kapı açıldı.

İlk karşıma çıkan köprücük kemikleriydi. Bol boğazlı tişörtü yüzünden her yeri ortadaydı. Sırıttım istemsizce. Gözlerimi yukarı kaldırdığımda kaşları uyku sersemi olduğu için çatılmış, saçı başı dağılmış birini vardı karşımda.

Biri, biri. Sarı biri.

Belli ki ağzı açık uyuyordu çünkü dudağının bir kenarı hafif pisti ama asla kötü bir görüntü vermiyordu onu. "Yiğit." dediğimde o da gülüp "Efendim." dedi. Bu nasıl çatallı bir ses...

Efendinsem emir veriyorum, hemen şu an, şurada beni si-

"Sahura gel diye çağırdım. Ne güzel çıkıyor senin sesin yeni uyanmışken." dedim elimde olmadan. Güzeldi çünkü. Elimi tam göğsüne uzatıyordum ki tuttu bileğimi. Göğüs kaslarını sevdiğimi söylemiş miydim?

"Yapma artık şu hareketi." dediğinde tekrar kafamı kaldırdım yüzüne. Tamamen kırmızıydı. Bir tur da yanaklarını sevecektim şimdi. "Güzeller."

"Fikirlerini kendine sakla. Hem taciz bu. Ben seninkilere dokunuyor muyum?" dedi bileğimi bırakırken. Sırıttım daha fazla. Cevabını aldığı için daha da kızardı.

"Ben ciddi değilsin sanıyordum. Yüzümü yıkayıp geleyim." dediğinde başımla onaylayıp döndüm arkamı. Üşüyordum zaten.

İçeri girmemden ve mutfakta tek gözüm açık kısa süreli uyumamdan sonra nihayetinde kapım çalmıştı. Sallana sallana gidip açtığımda gülümsüyordu. Zaten ne zamandandır çok mutlu gözüküyordu. Hain olduğumu düşündüğünü sanıyordum oysa.

Benim arkamdan mutfağa girdiğinde ellerimi açarak "Ta da..." diyerek gösterdim sofrayı. "Bir tek kuş sütü eksik."

Bir sandalye çektiğinde bende duvara yapışık tarafa oturdum. "Harbi sucuklu tost mu yaptın?" derken bir yandan da elini uzatmıştı sıcak tosta. Ekmeğin dörtte birini tek seferde ağzına aldı, aynı saniyede kaşları çatıldı. "Bu ne?"

"Tost." dedim hiç düşünmeden. "Niye?"

Yüzünü her ne kadar buruşturmuşta olsa yuttu zor bela lokmasını. "Nerenin sucuğu bu?" diye sorduğunda omuz silktim kısa bir an. Bir yandan da su dolduruyordum bardağına. "Bilmiyorum. Vegan sucuk. Sipariş ediyorsun, geliyor."

Deli Gelin Kurtarma Operasyonu Where stories live. Discover now