9- Taşınma

172 15 18
                                    

Hatırlatma!
Yeterince su içmeyi ve bölüme yorum yapmayı unutmayın.
Hatırlatma bitti!

××××××

"Gerçekten sevilen tek bir Allah'ın kulu yoktur." derdi dedem. "Tüm hayatı boyunca da sevgi beklerler insanlar. Alamayacaklarını bilenlerin kitaplıkları doludur. Çünkü saf aşkın yalnızca kitaplarda olduğunu kabul ederler."

Bunu söyledikten hemen sonra elime Sabahattin Ali kitabı tutuşturmasından mıdır bilmem en sevdiğim yazardır. Klişe bir cevaptır belki en sevdiğin yazar kimdir sorusuna ama Kuyucaklı Yusuf okuyan birinin başka bir cevap vermesini de mantıklı bulmam.

Çöl ile gök gibidirler çünkü çiftimiz. Aralarında bir yağmur eksiktir.

Telefonumun çalınması ile çattım kaşlarımı. Kaldığımı fark etmemiştim bile. Üstelik hava kararmak üzereydi. Ben okumamıştım bile kitabı. Turkuaz kitabın kapağını izliyordum uzun bir süredir.

Kaydedilmemiş telefon numarasına yanıt verip kulağıma götürdüm hemen. "Kimsin?" diye sordum merakla. Kibar bir yanıt değildi belki ama her günde aranmıyorduk sonuçta.

"Benim, Yiğit... Yiğit komutanın. Neredesin?" sorusuna "Evde." dedim hemen.

"Yarım saattir kapıyı çalıyoruz. Aç." emriyle hızlıca kalktım kitaplığın önünden. Daldığım zaman duymazdım bir şey. Koşarak kapıyı açtığımda merdivenlere oturmuş Hüseyin, Eren ve Baki, kapının önünde ayakta durmuş; Yiğit, İbo ve Bekir vardı. Gülümseyerek geri çekildiğimde ayakkabılarıyla girdi hepsi içeri.

"Kazım komutanım yardım edin dedi." dedi Eren girerken. Arkasında Bekir vardı. "O evden bir haftada da çıkamaz o kız, gidin el atın dedi."

Ciddi yüzü beni geriyordu. Öyle bir tipti ki ikiziyle, gülen taraf aşırı tatlıyken ciddi olan Bekir ruh hastası gibiydi.

"Aylin'le Harun abi nerede?" diye sorduğumda cevap Baki'den geldi. "Pide almaya gittiler yiyelim diye."

Galiba sürekli aç olan bir time girmiştim. Hayırlı olsundu. Üstelik hepsinin de maşallahı vardı. Yedikleri kan, kas oluyordu.

"Bacım sende her şeyi yarım yamalak yapmışsın ama ya!" diyerek sızlanıp kendini koltuğa attı Hüseyin. Haklıydı. Bir köşeye tabakları çıkarmıştım, hepsi dizilmeden pilim bitmişti. Sıkılıp başka bir yere geçmiştim. Diğer yerde yarısı dizilmiş kitaplarım vardı, koltuğun üstünde elbiselerim... Liste uzundu.

"Oturmasın kimse, herkes bir yerden tutsun, yarım saate bitecek her yer." lafını duymamla döndüm sarı komutana. Hayatta bitmezdi de, neyseydi.

Biri matkabı aldı mutfağa girdi, diğer ona yardıma. Tesisatı halletmek, biriken boş kolileri atmak derken kitapları dizen sarışınla elbiselerimi katlayan ben kalmıştık ortalıkta.

Elim telefonuma gitti hemen. "İstek şarkı var mı komutanım?" derken amacım kibarlık yapmaktı ama duymamazlıktan gelindim. "Komutanım." diyerek çağırdım tekrar. Yine cevap alamamıştım. Bu sefer uzatarak seslendim art arda ama sonuç hiçbir zaman değişmedi.

"Lan sarı pipi!" dedim en sonunda. Şükür ki başını kısa bir an bana çevirmiş, ortalıkta biri var mı diye göz gezdirip geri gözlerime dönmüştü.

"Ne var Leyla?" diye çıkıştı bu sefer. "Ne istiyorsun?"

"İki saattir seni çağırıyorum." dedim müzik uygulaması açılmış telefon ekranımı gösterirken. "İstek şarkı var mı?"

"Birincisi, bana karşı kullandığın hitaplara dikkat et. Karşında arkadaşın yok. Komutanım dışında başka bir şey duyarsam hakkında tutanak tutacağım saygısızlığından dolayı. İkincisi, dinlemem."

Deli Gelin Kurtarma Operasyonu Where stories live. Discover now