kawga

49 1 0
                                    


Vegan pikniği yine kampüste yapmayı uygun görmüştük. Bildiğim kadarıyla bugün başka kimse kampüsün bu kısmını bu saatte kullanmak için ayırtmamıştı. Yani ülkücüler gelip kavga çıkarmazdı.

Böyle etkinlikleri seviyorum. Benimle benzer görüşlere sahip insanlarla vakit geçirmek yalnız olmadığımı hatırlatıyordu bana. Solcu olmak insanı toplumun gerçeklerine hakim kılıyordu. Toplumun gerçeklerine yakınlaştıkça toplumdan uzaklaşmaya başlıyordu insan.

Bu soyutlanma kendini üstün görmekten kaynaklanmıyordu. Sadece bazen çok fazla geliyordu her şey. Doğumdan beri aklımıza kazınan yargıların çok acımasız olması fazla geliyordu. Bu yargıların bu kadar normal karşılanması, herkes tarafından kabul görmesi çok fazla geliyordu.

Kafamdaki düşünceleri bastırıp kampüse girdim. Arkadaşımın yanına gidip hazırlıklara baktım çok büyük olmasa da hoş bir sofra kurmuştuk kendimize.

Naz ve diğer tanıdıklarla sohbet ederken yeni kişilerle de tanışıyordum. Mesela Ela. Ela vegan değil ama vejetaryenmiş. Vejetaryenliğe pek sıcak bakmıyorum. Sonuçta hayvan sömürüsü ile yapılan besinleri tüketmiş oluyorsun. Ama bu belki de veganlığa geçiş aşamasıdır. Açıkçası böyle düşününce pek de kötü gelmemişti.

Sağdan gelen sesler düşüncelerimi yarıda kesti. 5 hilal bıyıklının elinde gerdikleri sofra bezi dikkatimi çekti. 3 erkek de elindeki muhtemelen içinde içecek bulunan poşetleri serilen sofra bezinin yakınına bırakmıştı. 8-9 kişi tabakları sofraya yerleştiriyor ve yeni gözlüğüm ile sayabildiğim kadarıyla yaklaşık 15-16 ülkücü ellerinde yemek poşetleriyle geliyordu.

Sanırım onlar da iftarlarını kampüste yapmaya karar vermişlerdi.

Naz bunu görünce kesinlikle eril olmayan bir küfür edip ardından sabır dilemişti inanmadığı tanrıdan. Bu hali tatlı gelse de onun gibi benim de sinirlerim bozulmuştu.
Neden hep bizim keyfimizi bozuyorlardı lan? N'apmıştık biz onlara sanki?
Bu düşüncelerim yaptığımız şeyleri aklıma getirince bi' gülme geldi ama kendimi tuttum.
Yaptığımız her şey etki tepki meselesiydi bu aslında. Onlar sağcı şarkıları açıyorlardı biz de saz aldık kampüste kendi türkülerimizi söyledik... Kürt arkadaşım onlara Kürtçe söverek saz çalıyordu mesela. Ama onlar anlamıyordu tabii. Çok bir şey yapmamıştık sonuçta yani.

Bozkurtların tabaklarına koydukları etli gemekleri gördüm, sessiz kaldım. Yusuf kendini tutmayıp konuştu.

-Köpekler koyun mu yiyor?

Biraz, biraz sesli söyledi. Ülkücülerden ince sesli biri de karşılık verdi.

-Kime diyorsun la karı kılıklı?

-Burada sizden başka köpek var mı? Kime diyor olabilirim?

Bozkurtlar da sinirlenmiş görünüyordu.
İnce sesli lavuk ayağa kalktı. Bize doğru gelen bedenle sırıttım.
Döverdim lan ben bunu. Ama ülkücülerin sayısı bizden daha fazlaydı. Yusuf'tan önce ben ayaklandım.
Bu sefer bana yönelen çekimsiz bedene yumruk atmamla sofradaki ülkücüler de bizim solcular da ayaklanmıştı.

Yumruğumla yere düşen bedene birkaç tekme attıktan sonra kaldırıp karnına ve kasıklarına vurdum. O da boş durmuyordu ama açıkçası ondan daha güçlü olduğumdan dolayı bana pek işlemiyordu ona attığım tekmeyle tekrar yere düşmüştü.

En iyi ihtimalle bir solcuya 2-3 sağcı dövüşecektik.


___________________________

Samet Kürt mü Türk mü bilmiyorum
Ona göre senaryo biraz değişebilir

ZIT (B×B)Where stories live. Discover now