18. Bölüm

321 18 2
                                    

Nora, Rob ve Taro ile ana salona girdi. İçeride Lucifer, Beelzebub, Azazel ve Helena vardı. Herkes diz çöktü. Nora yürüyerek tahtına oturdu ve bacak bacak üstüne attı. Herkese göz gezdirdi.

N: Kalkabilirsiniz. Azazel, Taro ile tanışmanı istiyorum. Kendisi kişisel kölelerimden biri olur. İyi anlaşacağınızı düşünüyorum.

A: Nasıl dilerseniz kraliçem.

N: Her neyse.. Gündemimize dönelim. Artık harekete geçmek istiyorum. Şeytanları hazırlayalım. Önden girsinler ve büyük bir savaş başladıktan sonra devreye biz girelim. Buraya kadar başka fikri olan var mı?

L: Kesinlikle katılıyorum. Sonradan daha havalı bir giriş yapabiliriz. Melekleri katlederken kendimi hayal etmekten alıkoyamıyorum.

Diğer herkes kraliçeye katıldıklarını belirttiler.

A: Peki sonra ne yapacağız? Herkesi mi öldüreceğiz?

N: Öncelik baş melekler olacak. Onları öldürdüğümüzü gören diğer melekler zaten sesini çıkaramayacak ve moral düşüklüğü ile birlikte teslim olacaklardır. Ama hepinize söylüyorum. Melek Leo'yu öldürmeyeceğiz. O Helena'nın hakkı. İster öldürür ister süründürür..

H: Teşekkürler kraliçem. Beni çok mutlu ettiniz.

B: Katılıyorum kraliçem ama baş melekler kolayca ulaşamayabiliriz. Yani ulaşırız tabiiki ama çok melek öldürmek zorunda kalırız. Benim için sorun yok ama o ayrı bir şey.

A: Çok melek öldürmek dengeyi ciddi ölçüde bozabilir. Bunun yerine onları esir almayı öneririm.

L: Zaten baş melekler öldüğünde ve cennet ele geçirildiğinde denge bozulacak. Bence bu saçma.

Nora konuşanları dinledi ve fikri olan herkesin fikrini değerlendirdi.

N: Tamam peki daha sessiz halletme şansımız var mı? Doğrudan baş meleklere ulaşarak cenneti içeriden fethetmek gibi. Tüm şeytanlarla girmektense bu daha kolay olur eğer başarabilirsek.

B: Bu biraz imkansız çünkü bir şeytan baş meleklerin kaldığı cennetin başkentine ulaşana kadar mutlaka görünür.

R: Peki ya Helena giderse? O eskiden bir melekti.

Herkes Rob'a baktı. Rob mantıklı ile mantıksız arası bir şey söylemişti.

A: Onun şu an şeytan kanı taşıdığını anlayıp onu doğrudan esir alırlar. Yalan söyleme hususunda iyi ise ikna edebilir mi bilmiyorum.

B: Onu ölümcül olmayan bir yerinden vurup onlara gönderebiliriz. Bizden kaçmış gibi.

N: Hayır yeter. Bütün bunları düşünmekten sıkıldım. Doğrudan girelim. Lucifer'in dediği gibi denge zaten bozulacak.

B: Nasıl isterseniz kraliçem.

N: Sadece şurada değişiklik yapabiliriz. Tüm şeytanlarla saldırmak yerine sadece biz cenneti alabiliriz. Önümüze çıkanı vurarak başkente ilerleriz.

A: Sayımız yeterli olur mu? Bir sürü hazırlık yapmışlardır.

T: Sayıdan çok mermi önemli.

A: Hayır. Melekler birleşip güçlerini ortak kullanırlarsa ve yeterli hazırlıkları varsa mermiler yeterli olmaz.

N: Tamam o zaman. Cennetin iki farklı kapısından tüm şeytanları iki grup halinde salacağız. Birinin başında Beelzebub, diğerinin başında Lucifer olacak. İlgileri o iki kapıya yoğunlaşacak. Ben de Helena, Azazel, Taro ve Rob ile birlikte hiç beklemedikleri bir kapıdan gireceğim. Böylece başkente ulaşmam çok kolay olacak. Silahlar sadece buradakilerde olacak. En az kayıpla bu işi atlatmaya çalışacağız.

Herkes onayladı. En mantıklısı bu gözüküyordu. Lucifer heyecandan yerinde duramıyordu.

L: Ne zaman başlayacağız?

N: Yarın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.

A: Peki ama bir husus daha var. Ya cennet zindanındakiler veya kara ruh cevherlerinde esir olanlar ne olacak? Buralardan Diablo'sundan Lilith'ine kadar önemli isimler çıkabilir.

Lilith'in adı geçtiğinde Lucifer'in içini umut kapladı. Nora ise Lilith veya Diablo dönerse bir taht savaşı yaşanabileceğini biliyordu. Onları öldürmesi halinde ise şeytanlar için başkaldırı olabilirdi. Ama bunları düşünmek istemiyordu.

N: Bunları cenneti ele geçirdiğimizde düşüneceğiz. Kesinlikle bu işi başarmamız gerekiyor. İntikamımı ve tüm şeytanların intikamını birlikte alacağız. Baş melekleri ayaklarımın altında değersiz bir böcek gibi ezerek öldürmenin hayalini kuruyorum. Hepinize güveniyorum. Başaracağız. Başka yolu yok.

L: Güzel bir konuşmaydı kraliçem. O sahneyi ben de görmeyi isterdim. Sizin ayaklarınız demek şeytanların ayakları demek.

N: Göreceksin. Neyse bu plan ve konuşma yeterli. Şimdi dağılın ve son hazırlıklarınızı yapın.

Herkes eğildi ve Nora'nın izniyle sırayla dışarı çıktılar. Rob her zamanki gibi kaldı. Kraliçesinin ayaklarının önüne doğru gitti ve secde etti. Kendinde bu cesareti buldu.

R: Kraliçem.. Nereden nereye... Sizden izinsiz secde ettiğim için özür dilerim ama şey.. Size secde etmek istedim sadece. Aslında her zaman istiyorum. Her zaman bu pozisyonda ayaklarınız altında olmak istiyorum. Sizi memnun etmek istiyorum. Yüceliğiniz benim gözümde her gün geçtikçe artıyor. Eğer haddimi aştıysam özür dilerim.

N: Daha da yaklaş. Haddini aşmıyorsun. İçinden geçirdiğin benimle ilgili ne varsa söyleyebilirsin. Ödül olarak ayaklarımı öpebilirsin şimdi.

Rob yerde kalarak Nora'nın ayaklarına doğru süründü. Nora bacak bacak üstüne atmış bir şekilde tüm haşmetiyle oturuyordu. Rob havadaki ayağını 3 kez öptü. Nora ona diğer ayağını işaret etti ve Rob yerdeki ayağını da 3 kez öptü.

R: Teşekkürler yüce kraliçem...

N: Senin gibi birinin etrafımda olması hoşuma gidiyor. Sakın kendini öldürtme. Dikkatli ol. Yaralanırsan seni cezalandırırım.

R: Teşekkürler kraliçem. Emredersiniz kraliçem..

N: Şimdi çekilebilirsin.

Rob çekildi ve yerine geçti. Nora onu sevdiği için mi bunları söylemişti yoksa onu kullandığı için mi tam olarak anlayamamıştı. Ama yine de Nora'nın söyledikleri onu mutlu etmişti. Artık savaşın günü bile belliydi. Nora da bunu düşünüyordu. Her şey yarın belli olabilirdi... Dengenin bozulmasına ve düzenin değişmesine az bir süre kalmıştı...

Şeytanın Yolu 'Nora' Where stories live. Discover now