5.Perde | Benimle Ne Yapacaksın?

187 18 113
                                    

Oy ve yorumlarınızı ağlamaktan bok rengine dönmüş gözlerimle bekliyorum

5.Perde | Benimle Ne Yapacaksın?

İnsan, az sorunu olduğunda, bu sorununu başkasına dökebilirdi. Böylelikle, o sorunun sıkıntısını birlikte yüklenirlerdi ve bu, kişinin rahatlamasına sebep olurdu. Durağanlaşmasına, sakinleşmesine, belki de mutlu hissetmesine.

Bir istisna vardır. Buna 'çıkmaz yol' denir. Çünkü bu istisna sizi bir kara deliğe, bir labirente, sonu görünmeyen bir yola veya gözlerini açmaya çalışmanızın işe yaramadığı bir kabusa ışınlar.

Çünkü, insanın sorunları çoğaldıkça, çeşitlenir. Bir fidanken, koca çınar haline gelir. Bu çınarın büyümesi öyle düşündüğümüz kadar zor değildir. Düşünmemiz yeterlidir. Çok düşünmemiz. Sorunlar büyüdükçe, insan onların içinde ışığını bulamaz olur, kimseye anlatamaz, kimseye kendini dökemez.

Çünkü, ne anlatacağını bilemez. Öyledir ki, sorunlar çığ gibi büyüdüğünde, insan kendini sorunsuz hisseder. Sorunlarına öyle alışmıştır ki, çevresindeki karanlıklar, ona sorun gibi gelmez. Ancak, bu sorunsuz sorunlar içini yer, kemirir, onu yok eder, mahveder.

Gökte beliren, parlak yıldızın yeryüzüne düşen ışığında, ışığının içinde beliren yansımasında, kendi zayıflığımı gördüm, bir an kendi hayatımın gözlerimde küçüldüğünü, vücudumda açtığım minik bir kesiğin beni kahraman yapacağını...

"Aç şu kapıyı!" Elimdeki bıçağı yavaşça bileğimdeki damara yaklaştırdım.

Sorun değil, Luxuria. Denedin sen. Sevilmeyi de denedin, kurtarılmayı da, kurtarmayı da. Komik olmayı denedin, herkesin gözdesi olmayı... babasının dizinde kıvırlan minik bir kız olmayı denedin, içten gülümsemeyi de denedin.

Bu senin için bir sorun değil.

Kendinden kurtulmayı da, bütün insanlığı kurtarmayı da deneyebilirsin. Kendini öldürmeyi deneyebilirsin. Hem ne olacak ki? Eminim ki Valhalla'da yaşam daha güzeldir. "Luxuria!" Steve, öylesine bağırıyordu ki, bir an kendimi ses tellerinin katili olacağını hissettim. "Aç kapıyı!"

Yutkundum. "Başka bir seçenek yok!" Diye bağırdım gözyaşlarımın yanağımdan akıp gitmesine izin vererek. "Anlamıyorsun!" Derin nefesler aldım, bir kesikten değil de nefessizlikten ölecektim.

"Yapma!" Yalvarıyordu. Kapının hâlâ yumruklarına nasıl dayandığını bilmiyordum. "Her zaman... her zaman vardır bir yol. En güvenli yol! Bu zor olsa da." Sesi yavaş yavaş azalıyor, pes etme noktasına geliyordu. Sonunda kabul ediyordu.

𝐖𝐀𝐊𝐈𝐍𝐆 𝐔𝐏, steve rogers Where stories live. Discover now