Bölüm.8

177 22 3
                                    


Hikayede geçen olay ve kurumlar   tamamen hayal ürünüdür.   

    🚩Oy ve yorum yapmadan geçmeyin lütfen :)

                      İyi okumalar.

                           BÖLÜM.8

       
      Aklına düşen ilk fikir kırıntısına iyi tutun derdi dedem. Çünki başlangıç ve son aynı yerdedir. İlkin neyse sonunu da , yolunu da yalnız onunla bulabilirsin.

Hayatımın büyük bir kısmı kendi yolumu çizmekle , ilmek ilmek örmekle geçmişti. Kararlarımı alırken çok düşünmezdim. Bir kapıyı aç ve ardında olanlarla yüzleş.

Pencerenin önünde dururken ve aşağıdaki avcıları izlerken de aklımda tek bir düşünce vardı.

"Sıkıştık mı dersin? " kulağımın çok yakınından gelen ses aslında çok sakin ve rahattı. Avcıların beni araması bir yana o ne yapmıştı da suçlu durumuna düşmüştü ? Daha bir kaç gün öncesinde belinde kılıcı ,üstünde arması dolaşıyordu.

Gözlerim düşüncelerimin aynası gibi kısıldı.
Yandan yüzünü izlemeye başladım. Saçlarının tutamlarını arkaya doğru yatırmıştı, kiprikleri gözlerini hiç kırpmıyormuş gibi sabitti. Tüm dikkatini az sonra olacaklara yöneltmişti.

" Öyle gibi."

Ben daha nefesimi yeni vermiştim ki, dış kapının çalmasıyla gözlerimiz bir birine kenetlendi. Kaşlarım çatılmış, endişe kalbimi bir çekiç gibi göğsüme vuruyordu.

" Sen bu odaya nasıl girdin? Kapı içeriden kilitli." Hin bir gülümsemeyle beraber bileğimi tuttu.

" Ben geldiğim yerden geri dönerim de , senden emin değilim."

Bileğim elinden nazikçe kurtarıp kaşlarımı çattım.

" Beni tanımıyorsun ve koşulsuz güvenmeyi seçiyorsan emin de olucaksın."
Hadi dercesine başımı eğdiğimde gözlerinde sorgu vardı.

Benden uzaklaşıp , duvara bitişik dolabın yanında durdu. Başını yukarı kaldırdığında ben de onu taklit etmiştim. Baktığı yerde tahtadan olduğunu düşündüğüm bir dikdörtgen vardı. Tavanın bir köşesine yapılmış muhtemelen çatıya geçitti.
Yüzümde oluşan tebessümle hemen yanına adımladım.
" Tavan pek sağlam değil. Dikkatli ve hızlı olman gerek." Onaylamak için bana dikilen gözlerine baktım ve başımı salladım.

Dışardan gelen seslerle artık kapıtı kıracak kadar sert çaldıklarını anlamıştık.
Hadi dercesine bana işaret yaptı ve tek dizinin üstüne çöktü. Tam karşımda böyle dururken gülmeden edemedim.

" Ayağını dizimin üstüne koy, sonra da dolabın üstüne çık."

Dolabın yanındaydık. Elimle sağlam olup olmadığını kontrol etmek için ona dokundum. Hatta biraz salladım. Sağlam bir şeye benziyordu. Dolap dayanırdı da onun dizine çıkmak konusunda kararsızdım.

" Böyle durmam hoşuna gittiyse ve bu yüzden kaçmak için tek bir adım bile atmıyorsan söylemeliyim ki , başka zaman da bunu tekrar edebilirim. Ama şimdi sağ kalmamız için acele etmelisin." Sesindeki alayı önemsemedim.

Ayağımdaki ayakkabıları bile umursamadan önce dolaptan destek aldım sonra da dizine çıktım. Dolabın kenarlarından tutup kendimi yukarı çekerken heyecandan kollarım titriyordu.

Sesler artık içerde olduklarını kanıtlarcasına yakından geliyordu. Onun kısık sesle bir küfür savurduğunu duysam ben sakinliğimi korumaya çalışıyordum.

Bir Avuç BarutWhere stories live. Discover now