BÖLÜM.9

126 22 3
                                    

Hikayede geçen olay ve kurumlar   tamamen hayal ürünüdür.   

    🚩Oy ve yorum yapmadan geçmeyin lütfen :)

                      İyi okumalar.

                       BÖLÜM.9


    Sadece tek bir an aklımı dinleseydim ihanetin çivi gibi bedenimi delip geçmesine izin vermezdim. Ben seçimlerimi sorgulayan birisi değildim ama şu an yapabildiğim tek şey buydu. Düşünmek ve düşünmediğim her olasılık için pişman olmak.

Gözlerimi kapattım. Kaybolmuştum ve bulduğum ilk dala tutunmuştum. Kendimi suçlamaya gerek yoktu. Bu adamın farklı zamanda, faklı kimliğe bürüne bileceği bana bir ders olmalıydı. Eğer onun elinden kurtula bilirsem yaşananlar için üzülmeyi değil de daha güçlü ve dikkatli olmayı seçiyorum.

" Yanlış anladınız efendim. Genç bayanla daha sabah tanıştık biz..." Yaşlı adamın beli sanki korkudan daha da kambur oldu. Kollarını az yer kaplasın diye içine çekmiş, başını eğerek yere bakıyordu. Sesinin tonundaki o dehşet yaşlı kalbinin sınırları zorladığının habercisiydi.

İşte bunun için kendime kızabilirdim. Onu elevermiş hatta belki de ölümüne de sebep olacaktım.

"Öyle mi?" Fortis'in kinayeli sesi tam arkamdaydı. Kılıcın duruşundan dolayı kıpırdayamasam da yerini tahmin edebiliyordum.

"Ama Leyla cadılara, Sarayın aradığı kaçaklara yardım ettiğini söyledi." Tüh dercesine bir ses çıkarmıştı.

"Hayır, hayır. Efendim bu kız beni yanlış anlamış. Affedin efendim, doğru değil bunlar." Daha lafını bitirmeden kendini yere attı. Dizlerinin üstünde ağlamaya başlamasıyla öylece donup kalmıştım.

"Bu hasta canımı bağışlayın efendim." Derin nefes alış verişleri gibi olan ağlamasının arasında sürekli aff diliyordu.
Fakat arkamdaki merhametsiz adamın tek bir kıpırtısı bile yoktu.

" Ona ne yapacaksın?" Tüm duygulardan kendini arındırmış sesimle kılış biraz daha boynuma doğru yaklaştı. İstemsizce yutkundum.

" Yanlış soru." Neşeli bir hali vardı. Sonuçta kısa sürelik oyunu başarıyla sonuçlanmıştı.
" Bana ne yapacaksın demeliydin. Onun canı..." Düşünüyormuş gibi mırıldandı.
" Pek önemli değil." Yaşlı adam daha çok titremeye başlamıştı duyduklarıyla.

Kılıç boynumun derisine çok yakın bir yerde durdu. Artık ona bakamıyordum bile. Tek dikkatsiz hareket bir kesiğe eş değerdi.
Metalin soğuğunu iliklerime kadar hissetsem de korkumu saklamayı başarıyordum.

"Tamam. Bana ne olucak? Öldürecek misin?"

"Ben değil." Kılıç ustalıkla havalandı ve az sonra onun Fortis'in elinde öldürmeye hazır bir biçimde durduğunu gördüm. Omzumun üstünden ona dönsem de yüzüne ulaşamamıştım. Baharatlarla harmanlanmış dükkanın ağır havasını içime çektim. Ona doğru döndüm.

Bir kez daha tanışıyorduk. Bu kaçtı?
Boyu benden uzundu. Saçlarını düzenli tutmaya özen gösteriyordu, siyah ,bakım yapıyormuş gibi parlak saçları vardı. Gözleri normaldi. Her insanın sahip olabileceği bir kahve tonuydu. Sadece koyu notalara sahip olduğundan bazen siyaha benziyordu. Kemikli, uzun bir yüz şekline sahipti. Kaşının bir tarafında minik bir yarık izi vardı. Teni güneşte kavrulmuş gibi buğdaydı.

Bu kadar.

Zihnimde yalnızca dış görünüşü olsun isterdim. Özellikleri , ihaneti silinip yok olsun. İnsanlardan bir kitap sayfası gibi yırtıp kurtula bilseydik keşke.

Bir Avuç BarutUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum