Bölüm.4

325 50 1
                                    

Hikayede geçen kişi ve kurumlar,konu alınan savaş ve dönemler tamamen hayal ürünüdür.
Gerçeği yansıtmamaktadır.Hikayede hiç bir tarihi bilgiye zarar verilmemiştir.
                        

                    İyi okumalar🤍

                               📜

 

                         Bölüm.4

    Işığın olmadığı bir diyardaydım.
Sadece ağlama sesi duyuyordum.
Birileri için için haykırıyordu.
Kendimi hissetmediğimi farkettim.Vücudum ılık bir esinti gibi dağılmıştı ve ben yoktum.

"Leyla." Şiddetli titremeyle beraber gözlerimi açtım.Başa dönmüş gibiydim.Aynı çadırda ,aynı yüz vardı karşımda."Leyla.Beni duyabiliyor musun?"

Dudaklarımı açmak gelmiyordu içimden.Garip bir boşvermişlik vardı benliğimde.Hafızamı zorladım ve olanları teker teker düşündüm.Sadece midemde hafif burkulma oluşmuştu.Hissettiğim bundan ibaretti.

"Şimdi bana tepki vermen gerek acem kızı hayde." Bileğimi havaya kaldırmış,anlamadığım şeyler yapıyordu.
"O iyidir hemşire.Görmez misin? Yaralılarımız vardır,koşasın."Birileri daha vardı çadırda.Gözlerimi ve dikkatimi bir şeylerin merkezinde tutamıyordum. Aklım bomboştu.

"Leyla kız..." gerisini dinlemedim.
Leyla kız diye seslenen birisi daha vardı geçmişimde. Hatırlamıyordum.

"Geri dönecem tamam mı?" Hatice'ye baktım. Siyah saçları açık ve dağınıktı. Şapkasını takmamıştı. Yüzünün bazı kısımlarında kurumuş kan lekeleri vardı. Yorgun ve hüzünlü görünüyordu.
"Yaralı.Yaralı var.Yetişin hemşireler."
Bir kaç kişinin koşuşturduğunu duydum.

Sesler daha net olunca bir kargaşanın ortasında olduğumu anlamıştım.
Yerimde oturmak için kalkmaya çalıştım. Bir şeyler sökülmüştü. Ama kalbimden belki de ruhumdan. İçeriye giren çıkan belli değildi. İki tanımadığım hemşire askerlerin yaralarını inceliyordu.

"Ne oldu?"Bana ait değilmiş gibi çıkan sesim zayıf ve sönüktü.
"Sengerdekiler düşmanı sulara döktü."
Neşeli ama acı çekerek konuşmuştu birisi. Ona taraf döndüğümde Hüseyin olduğunu farkettim. Kolu sargıdaydı ve bir köşede oturmuştu.

"Daha çok olmadı buraya geleli Leyla bacım. Ah şu kolum,kopacak kadar mı yaralandıydı da beni getirdiler anlamam ki." Kolunu kaldırıp bana göstermeye çalıştı. Acı kıskıvrak onu yakalamış olucak ki,dişlerini sıkarak eski haline döndü.

"En son...Atla gidiyordum." Kendimle mi onunla mı konuşuyordum pek farkında olmasam da Hüseyin beni yanıtlamıştı.
"İki gün önce bulmuşlar seni bizimkiler. Sütlü'nün üstünde başıboş dolanıyormuşsunuz. İyi ki hayvan biliyormuş gideceği yeri de kurtulmuşsunuz." Kafamı salladım.

Havada yoğun kokular vardı.
Derin bir nefes aldığımda içime yanık kokusu doldu. Sonra kanın ve barutun ince notalarını hissettim.
"Sen pek hasta gözükürsün Leyla bacım." Bakışlarımı ona çevirdim.
Bir şeyler söylemek için kendimi görmeme gerek yoktu. Tükenmiş bir vücutla devam ettiğimin farkındaydım. Belki de ait olmadığım zamanda yaşamam da artık mümkün değildi.Varoluş fazlalığı siler derdi dedem. Belki de ben de siliniyordum.

"Kumandanıma da seni anlattım
Savaşın kadın kahramanlarındansan sen de." Hüseyin sustuğum için konuyu değiştirmeye çalışıyordu. Gülümsedim. İçimi onur dolu bir hiss sardı. Yaptıklarım benim bana olan bakışımı bile değiştirmişti. Bir kurşunun yanımdan geçmesi ihtimali Leyla'nın sakin hayatı için fazla imkansızdı.

Bir Avuç BarutWhere stories live. Discover now