Kurtuluşun İlk Adımı

Start from the beginning
                                    

Yorgun olan halime inat enerjik bir tavır sergilemeye çalışıyordum.

"Sen ne yapıyorsun balım?"

"İyi işte, ajanstayım. Bende iPad'ın burada diye aramıştım seni. Yorgunsan getiririm sana."

"Aaa," diye bir şaşkınlık nidası döküldü dudaklarımdan ve ardından arabayla U dönüşü yaparak ajansa doğru yol almaya başladım.

"Canım ben geliyorum oraya şimdi."

"Ben getirirdim,"

elimle sanki görecek gibi boşver derecesinde bir hareket yaptım.

"Hem biraz dedikodu yaparız, fena mı?"

Bunun demiştim ama Azra'nın tepemizde dikilip durması büyük bir olasılıktı.

"Tamam, o zaman ben de dosyalardan biraz sıkılmıştım,"

istediği bebeği alabilen bir çocuk gibi hedefime ulaşma sevinciyle telefonu kapattım ve hızımı biraz artırarak radyoyu açtım.

"Söyle, taşı toprağı altın olmuş kaç yazar?

Delik testi umutlarım, akar altından azar azar.

Söyle, neye yarar yaşamak altın bir kafeste?

Bir yanım seni beklerken, diğeri bekler ölümü ağır ağır.

Hayat bu işte. Kanatlanıp gitmek dururken,

dört duvar içinde hap solursun.

Yaşamak için bir neden ararken, ölmek için bulursun.

Hayat bu işte. Kanatlanıp gitmek dururken, dört duvar içinde hap solursun.

Yaşamak için bir neden ararken, ölmek için bulursun.

Kanatlanıp gitmek dururken, dört duvar içinde hap solursun.

Yaşamak için bir neden ararken, ölmek için bulursun."

Şarkının bitmesiyle bej renginde olan ajansta görünür hale gelmeye başlamıştı. Arabamı binanın önündeki park yerine park ettim ve başımdaki örtüyü çıkararak siyah saçlarımın ahenkle dans etmesine izin verdim.

Şimdi ajansa girmeye hazırdım işte.

Yavaş adımlarla arabadan inerek kapıyı kapattım ve ajansa aynı yavaşlıkla ama enerjik bir şekilde yürümeye başladım.

Güvenlikçi Samet'e selam verip asansöre ilerledim.

Asansörü 0. katta görmem gözlerimi yaşartacak cinsten bir olaydı. Asansöre binip 6. kata bastığımda, yine çalan telefonumu çantamdan çıkararak arayan kişiye göz attım.

🐻 "Arıyor..."

Gördüğüm isim göz devirmeme sebep olurken, bu ismi o görseydi evde 6903. Savaş çıkacağına emindim.

"Efendim abi?"

Telefonu sonunda yanıtla tuşuna bastığımda, son enerjimi "efendim" demekle harcamış gibi hissediyordum.

"Yolda mısın?"

"Yok, işim var. Benim ajanstayım daha. Ne oldu?"

Telefondan uzun süren sessizlikle, gene ne isteyeceğini bekliyordum.

"Eve gelirken 2 ekmek al."

Telefondan gelen dıt sesine gözlerimi devirdim.

"Şimdi ben buna gerizekalı desem hafif kaçacak, ayı desem hep diyorum. Ayı hala iyi bence."

Duvarın Ardındakiler Where stories live. Discover now