53. Bölüm

239 39 519
                                    

Umarım hikayenin gidişatını beğeniyorsunuzdur. Hepiniz seviliyorsunuz :)

Yorum ve Votelerinizi bekliyoruum...

Gecikme için özür dilerim. Bu bölümü benim için değerli olan birine ithafen yazdım. Geçmiş doğum günün kutlu olsun birtanem. İyiki doğmuşsun. Nice musmutlu yılların olsun canımın içi, Sarp'ın Zehrası Zehratu_

Bölüm Şarkısı: MFÖ- Sarı Laleler

Yorum sınırı: 450 Vote sınırı: 13

Eveeeet yine 13 bin kelimelik bir bölümle karşınızdayım. Elimden geldiğince sonuna heyecan katmaya çalıştım. Hepinize iyi okumlar canikolarım....

Kapıyı açtım sessizce içeri girdim. Yavaş yavaş yürümeye çalışıyordum ama karnımdaki bu acı çok fenaydı. Elimi oraya bastırıyordum.

"Neredeydin sen? Gece gece nereye gittin?" Melek'in öfkeli sesini duyunca başımı kaldırdım. "Bir şey yok. Küçük bir işim vardı" öfkeli bakışları bir anda endişeye döndü. "Neyin var? Noldu?", "Bir şeyim yok" dedim. Kolumu tuttu. "Noldu? Bıçaklandım mı sen?", "Sus. Bağırma. Küçük bir şey", "Gel gel" kolumdan tutup beni odasına götürdü.

"Neredeydin? Kim yaptı? Nerede oldu bu?", "Bir şeyim yok" yavaşça yatağa uzanmama yardım etti. "Çıkar tişörtünü", "Gerek yok" ucundan tutup çıkardı. "Savaş bu çok derin", "Bir şeyim yok", "Bekle. Temizlememiz lazım bunu", "Biraz ılık su bir de havlu getirebilir misin?", "Tamam" koşarak odadan çıktı.

Az sonra odaya geri girdi. Havlunun ucunu suya batırıp yavaşça orayı silmeye başladı. Acıdan gözümden yaş akıyordu. Yavaşça temizliyordu orayı. "Ya bu çok derin hastaneye gidelim", "Bir şey olmaz. Bak şu bantı yapıştırdık mı bir şey kalmayacak" eczane poşetinden orayı dezenfekte etmek için verdikleri ilacı uzattım. "Bunu oraya dökmen gerekiyor", "Savaş hastaneye gidelim nolur" dedi dolu gözleriyle. Tebessümle yanağını okşadım. "İyiyim. Sen uyanık olmasan kendim halledecektim", "Kabus görmüştüm. Sen vuruluyordun. Korkuyla kalktım yoktun" gözyaşını yavaşça sildim.

"Korkma bak hayattayım" dezenfekte edecek olan ilacı yaranın üzerine dökmeye başladım. Canımı daha fazla yakıyordu. "Ah!" acıyla ağzımdan çıkan inleme ile Melek bana baktı. "Özür dilerim ben mi bir şey yaptım?", "Hayır ilaç yaktı" poşetten kremi uzattım. "Bunu süreceğiz. Bu çabuk birleştirirmiş", "Bu dikişin üzerine sürülmez mi?", "Ya sür işte Melek" titreyen eliyle kremi aldı. Yavaşça sürdü. Bandı poşetten alıp yavaşça yapıştırdı.

"Bu böyle olmaz. Hastaneye gitmemiz lazım", "İyiyim ben", "Savaş kan kaybedersin", "Bir şey olmaz. Yorgunum uyuyacağım", "Yatmadan önce de bu yalanı söyledin" kolumu açtım. "Gel buraya" göğsüme sokuldu. Elini yaranın üstüne bastırdı. "Melek acıyor", "Bastırmazsak daha çok kan kaybedersin" başımı başına yasladım. "Sabah Adnan amca beni gebertecek", "Önce ben geberteceğim seni" dedi göğsüme yavaşça vurdu. "Her yerin morarmış. Neredeydin sen?", "Yorgunum Melek" göğsümden kalkmaya çalıştığı an kolumu iyice sıkılaştırdım.

"Seni geberteceğim sabah" gülümsedim. "Aşkım" saçlarından öptüm. Yavaş yavaş saçlarını okşuyordum. "Sen en güzel şekilde sevilmeyi hak ediyorsun biliyorsun değil mi?", "Seviyorsun ya işte. Senden daha iyi kim sevebilir" dedi bana biraz daha sokulurken. "Ya başkası benden daha çok severse seni. Sevmeyi bilen biri", "Ben senden başkasını istemiyorum" boynumun altına sokuldu.

"Ölürsem üzülme tamam mı?", "Savaş saçmalamayı kes. Yoksa gerçekten kötü olacak", "Benden iyisini hak ediyorsun" yanağıma sertçe yediğim tokatla gözlerimi yumdum. "Yeter artık bir kendine gel ya. Saçmalamayı kes Savaş. Sana bir şey olursa ben yaşayabilir miyim?" gözlerine baktım. "Uyuyalım mı?" diyebildim sadece. "Uyuyalım" dedi direk göğsüme sokuldu. Alnından öptüm. "Ağlama olur mu? Her ne olursa olsun hep mutlu ol", "Birlikte mutlu olacağız" dedi çenemden öptü.

Seni Buldum YaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin