Bölüm 9: Mutluluğun Vadesi

199 46 156
                                    

Mavi Karanlık isimli seyahatimizin dokuzuncu gününden, siz değerli okurlarıma merhabalar.

Severek kaleme aldığım Mavi Karanlık her geçen gün biraz daha büyüyor ve bu gerçekten sevindirici bir durum.

Sizden ricam daha da büyümemiz için desteklerinizi eksik etmemeniz.

Oy ve yorumlarınız benim için çok değerli, eksik etmeyin lütfen.

Keyifli okumalar diliyorum 🎈


💙DOKUZUNCU BÖLÜM: 🖤

"MUTLULUĞUN VADESİ."

💙🖤

*Önüne geçemediğin tek şey kaderdir.
Seni yaşama bağlayan her şey aslında mucizedir.
Bugün yaşadığın her şey aslında dünden kalma sebeplerdir.
Ve aslında hayat dediğin yaşayabildiğin kadar güzeldir...

                              (Can Yücel)

Melina'dan:
***********

Başımda olan o tanıdık sızıyla yüzüm buruştuğunda acıyı tüm benliğimle hissediyordum. Sanki beynimin içinde düğün vardı ve damadın akrabaları halay çekiyordu. 

Fısıldar nitelikte bir ah döküldü dudaklarımın arasından. Göz kapaklarım yorgunlukla, ağır ağır hareketlendi. Önce kirpiklerim titredi, ardından üst göz kapağım yukarı doğru hareketlendi. Ve bingo, tanıdık olan bembeyaz tavan, ışıklı oda.

Yavaş yavaş yaşananlar doldurmaya başladı zihnimin tüm köşelerini. Pastanede olanlar, bana gelen telefon, apar topar buraya gelmemiz, bahçede Mirhan'a anlattıklarım ve annem.

Annem...

İçimden binlerce kez tekrarlayarak yattığım yataktan hızlıca doğrulmaya çalıştığımda kolumda anlık hissettiğim batma hissiyle küçük bir inlemenin daha dudaklarımın arasından firar etmesine engel olamadım.

"Ahh," sızlanarak koluma baktığımda o an fark etmiştim koluma takılı serumun iğnesini.

"Melina," şaşkın ve uyku mahmuru sesiyle konuşan Mirhan ile bakışlarım bu kez ona kaydı.

Yatağımdan biraz aralı olan hasta refakatçisi koltuğundan ayağa fırlamıştı sesimi duyunca. Gözlerindeki dalgalanmalar, saçındaki dağınıklıklar irkilerek uyandığının habercisiydi.

"Melina, iyi misin?" Saniyeler içinde şoktan çıktığında tek koca adımda yatağa yaklaşmış, hızlıca boşluğa oturarak gözlerini endişeyle gözlerime dikmişti.

Gözlerimi kaçırmamak için direndim. Ben ona anlatmıştım, hayatımın en karanlığını haykırarak göstermiştim ona. En zayıf, en savunmasız halimin doğrudan şahidi olmuştu. Ve ben bunu kendim, bile isteye yapmıştım. Nedeni ise hem çoktu hem de yoktu. Çok garip bir ikilemle yoku seçerek görmezden gelecektim.

Sanki o anları hiç yaşamamış gibi davranacaktım. Başka çarem yoktu, rahat olmam için yapmam gerekiyordu bunu.

"Melina, iyi misin? Duymuyor musun beni?" İrkildim. Rüyadan uyanıyormuş gibi düşüncelerimin kucağından kurtulmayı hedefledim. An'a dön Melina, an'a dön! Onlarca kez tekrar ettim içimden...

MAVİ KARANLIKWhere stories live. Discover now