[13]

397 19 4
                                    

"Senin talihun deguşmeyecek Zeynep. Sen kendi yoluna gideceksun ama onun yoluna varacaksun. Sen bittu diyeceksun ama artarak gideceksun. Sevda Zeynep. Sen sevdanla sinancaysun. Sen karanlukta kalacaysun."

Gözlerim dolu dolu olurken "Oo Zeynep bu üstüme kustu ya." diyen Halil İbrahim'i duydum. Yanıma geldiğinde Fadime Teyze "Işığın ondadur Zeynep." demişti. Ne olduğunu anlamayan Halil İbrahim bana bakıyordu. "Oğlum" diyen Fadime Teyze ile ona döndü Halil İbrahim "Senun üstün de ah var. Senun üstüde güvensizluk var. Gerçeğu gizlersen önünü göremesun"

...

Gözlerine baktım. "Sen bize yazık ettin." dedim. Acıyla güldü. Fadime Teyze'nin yanından ayrılırken Alçin'i kucağıma aldım. Arabaya doğru ilerledim. Öne geçip kapımı açtı. Ona ıslak mendil uzatıp kızımın önlüğünü değiştirdim. Bizi izliyordu. "Yarın Leyla'nın açılışı var. Eğer Alçin'i almak istersen al. Pazar almazsın." Yanıma yaklaştı. "Neden seni göremiyorum?" Gözlerim dolduğunda konuştum. "Çünkü görmek için bir sebep yok." Sinirle güldü. "Sebep yok. Öyle mi?" Cevap vermemiştim."Sevda yeterli bir sebep değil mi?" Gözlerim doldu "Seni sevdiğim doğru ama yüzüne her baktığımda bana yaptığın haksızlıklar aklıma geliyor ve üzülüyorum. Yapma."

Bana başını salladı. " 'Sen bana bir kere bile aklına düşmedin mi?'dedin ya Zeynep... " dediğinde lafını bitirmesini bekledim. "Asıl sorman gereken 'Bir an bile aklından çıktım mı?' olmalıydı. Zeynep... Bu akılda bu kalpte yalnızca senin..." Ağlıyordu. "Zeynep..." dedi sesinin en sevdiğim tonuyla. "Çok yoruldum Zeynep. Ben çok yoruldum." Görüyordum onu. Ben onu tanıyordum. Yaşadığı şeyler onu yoruyordu. Acısını paylaşmak istiyordu. Beni istiyordu. Dinlenmek istiyordu. Halil her zamanki gibi bana netti. İşin kötü tarafı şu ki bana bu acıları yaşatan o olmasına rağmen bende onu istiyordum. Ben onu affetmeye yakındım. Ben onun üzgün olmasına dayanamıyordum. Elim gitti sakallarına, gözlerini kapattı. Bir damla gözyaşı düştü elime. "Sen Halil İbrahim Karasu'sun. Dik dur." Elimi ondan çektiğim de konuştum. "Artık yorulduğumda sana yaslanamaz mıyım?" Gözlerimden yaşlar aktı. "Biz boşandık Halil İbrahim. Keşke baştan evlenmeseydik. Arkadaş olarak kalsaydık. Birbirimize bu kadar zarar vermeseydik."

Olumsuzca başını salladı. "Bu hayatta yaptığım en doğru şey seni sevmekti." Ağlamam artınca konuştum. "Benim için de öyleydi. Sen güzel bir adamsın. Güzel seven bir adamsın. Ama bana hatalar yaptın ve telafi edemedin." Aklıma düşen soruyla konuştum. "Belki de o anlatamadığın şey seni haklıyken haksız yapıyordur. Umarım öyledir de bir gün seni affederim." Güldü. Haklı çıkacağından emindi. Daha fazla yanında duramadım. Yanından ayrılıyorken beni durdurdu. Elimi açtı sonra cebinden bir şey çıkardı. Bir künye... Üstüne isim işlenmiş yanına kuş kondurulmuş bir künye... Alçin'e almıştı. Alçin'in bileğine künyeyi taktığında uzun uzun onu öpüp kokladı. Ondan ayrılırken de gözleri dolmuştu. Onu arkamda bırakıp gittim.

...

Leyla kendisine bir mağaza açmaya karar vermişti. Kocası Yavuz'un da desteği ile hayalini gerçekleştirmek üzereydi. Bugün açılışı vardı ve ben o aileden sevdiğim tek kişinin yani kız kardeşimin yanında olacaktım. Küpelerimi takıp aynadan kendime baktım. Zayıflamıştım. Saçlarımı düzleştirip kızımın yanına gittim. "Annemm." Onu öptüğümde gülmüştü. "Cennetten mi geldin sen ya" deyip onu seviyordum. "Acaba baban alacak mı seni bugün?" diye konuştuğumda elim telefona gitti.

"Alçin'i alacak mısın bugün?"
Çok geçmeden cevabı yazmıştı.

+905** *** 24 42
Alırım güzelim. Öğleden sonra.

"Sen mi alırsın başkası mı gelecek?"

+905** *** 24 42
Duruma göre haber ederim güzelim.

DÜŞKÜN ( HalZey)Where stories live. Discover now