[6]

817 33 22
                                    

Saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı. Tam da onun için aldığım yaranın üstüne. Elini kalkmam için uzattığında duyduğumuz ses ellerimizin tekrar birleşmesine engel olmuştu. "Baskın vaar. Halil İbrahim baskın var!" Önce bir yutkunup yalpalasa da "Zeynep" dedi. Gözlerim, tedirgin gözlerini takip ediyordu. "Zeynep, kadınlar... Kadınları koru. Hadi canım." dedi. Hemen elimi tutup kaldırdığında mermi seslerini duymaya başlamıştık. Kafamı salladım. Elime bir silah verdi. Sonra kendisi çocukların yanına gitti. Bende hemen Merve ablaların yanına gittim. Hepsi korku ve endişe ile kuşatılmıştı. Gözüme en güvenilir gelen yere doğru tek tek yerleştirdim onları. Arada ise Halil'in nasıl olduğunu kontrol ediyordum. O sırada bir ayak sesi duymamla arkamı döndüm. Kırık camdan içeri giren iki üç kişiye silah çekmiştim. Merve ablalar arkamdaydı. "Eğer yaklaşırsanız vururum sizi" dedim. Bunlar bizimkiler değildi. Muhtemelen Cevat'ın adamlarıydı. Asiye göndermiş olmalıydı.

Adam beni ciddiye almayıp gülmeye başladı. Bana doğru yaklaşınca silahı ateşledim. Ardından diğerleri de silahına davranınca onları da vurdum. Ne kadar korkmuş olsam da belli edemezdim. Sesleri duyan Halil "ZEYNEP!" diye bağırmıştı. "Merak etme" dediğimde cevap vermemişti. Silah sesleri azalmaya başlayınca biraz da olsa rahatlamıştım. O sırada Halil İbrahim'in gür sesini duydum. "Eğer karıma dokunursan seni de vururum." Kime söylediğini konuşan ses ile anladım. "Zeynep bizim ailemizun kizi. Senin yaninda bırakacak değilum." Yavuzdu. "Zeynep'in tek bir ailesi var. O da benim" Halil İbrahim'in sesi oldukça netti. Belli belirsiz gülümsemiştim. Bunu fark eden Fatma Abla "Sen yine de çok sevinme. Şimdi seni vermiyorsa kendi işine yariyorsun diye" demişti. Sesimi sakin tutmaya çalışarak "O ne demek ya?" demiştim. Bizimkilerin içeri gelmesiyle birlikte konunun üstü kapanmıştı ama aklımda bir sorun oluşmuştu. Herkes birbirini kontrol ediyordu. Ama benim kocam daha yoktu.

Birkaç dakika sonra içeri gelen Halil İbrahim, gözlerini üzerimde gezdirdi. Dudaklarının arasından "İyi misin?" diye fısıldadığında kafamı sallamıştım. O da iyi görünüyordu. Öldürdüğüm adamları kontrol ediyorlardı. "Hepsini sen mi vurdun?" diye soran Derviş dayıya kafamı salladım. "Esasli kizsun Zeynep" diyen Turan'a güldüm. Nişanlısı beni sevmese de onu çok seviyordum. Halil İbrahim yanıma gelmiş beni kontrol ediyordu."Şimdi nereye gideyruz?" diyen Osman'a baktım. O da Halil'e bakıyordu. "Ee bize gidelum" diyen Muzaffer amca ile Halil hemen bana baktı. Yüzümü tepkisiz tutmaya çalışıyordum. İlk sıkıntı benden dolayı çıkmamalıydı. "Olmaz" diyerek kestirip atmıştı. Muzaffer amca "Niye Halil? Bu saate başka yer mi bulacaksinuz? Bir günlüğe kalalım. Sonra istediğiniz yere geçeruz" dediğinde karısı"Neyini anlamaysun? Yeni karisini Yasemin'un yanuna götürmek istemey belli ki. Karisinin rahatini düşüney." Kocam ne düşünüyordu bilmiyorum ama Fatma ablanın benimle bir derdi olduğu doğruydu. Evet evlat kaybetmişti. Ama evladını ben öldürmemiştim. Evlendiğimiz günden beri aramıza mesafe koymuştu. Hatta evlenmekten bile vazgeçecektim. Ama Halil herkesin zamanla normalleşeceğini söylemişti.

Derin bir nefes alıp dışarı çıktım. Çok geçmeden yanıma Merve abla gelmişti. Bana sarılıp konuştu "Acısı var alttan alasun." Kafamı sallamıştım. "Diyecek bir şeyim yok zaten" demiştim. Biraz sonra üşüyünce içeri girmeye karar vermiştik. Ama içerde duyduklarımla buz tutmuştum. "Şimdi kime kizaysun Halil? Sen daha Yasemin öldüğü gün Rizvan Leto'ya her gün evlat acisi yaşatacağum diye yemin etmedun mi? Sen bu kiza o yüzden yanaşmadin mi?" Fatma ablanın dediklerinden sonra gözlerimden yaş akmıştı. Evet babamı öldüreceğini biliyordum. Ama benimle iyi olmasının planın bir parçası olduğunu bilmiyordum. Muhtemelen Yasemin'in ailesi dışında kimse bilmiyordu. Çünkü hepsi şu an benim kadar şaşkındı. Oğuz komutanın evlendiğimizi öğrendiği ilk gün "Yanlış yapıyorsun Karasu. Senin için asıl şimdi vicdan azabı olacak." demesi de bundan mıydı?

DÜŞKÜN ( HalZey)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora