17.Bölüm: Aşk ve Ateş

1.7K 106 79
                                    





'Aşık oldum dostum. Daha önce hiç yaşamıyormuşum.'

L. Tolstoy



                              •Aşk ve Ateş•



                            ****************

Aralık 2021

Hakkari'nin kuru soğuğunda Kılıç Timi askeriyenin arka bahçesinde eğitim alanındaydı. Bu sefer ki bir eğitimin aksine yedikleri nanelerin cezasını çekmekti. Yere kurulmuş diz boyu karı umursamadan cezalarına boyun eğmişlerdi. Kılıç Timi birkaç gün sonra bir araya getirilmelerinin ikinci yılını kutlamak için hep beraber Tim yemeği yapacaklardı. Her sene Aralık ayının son haftası onların bir araya getirilme günüydü.

Time seçilen ilk komutan Kıdemli Üsteğmen Ateş Avcı olmuştu. Ardında Teğmen Murat Yıldız ve diğerleri Kılıç Timi'ne seçilmiş özel askerler olarak Hakkari de görevlerine başlamıştı.

Şimdi ise kırıcı soğuğu umursamadan eğitim alanına çıkartmıştı Ateş askerlerini. Yaptıkları şey kabul edilebilir bir şey değildi. Ateş'in en hassas olduğu iki konu vardı. Biri özelinin sorgulanması, diğeri ise annesinin yolladığı fındıklardı.

Fatih ve Cenk ise öyle bir nane yemişlerdi ki tüm Kılıç'ın burnundan gelecekti. Ateş'in fındıklarını yemişlerdi.

Bir hafta önce Ateş'in annesi memleketinden oğlunun çok sevdiğini bildiği fındıklardan göndermişti. Ordu'daki teyzesinin bahçesinden olanlara bayılırdı Ateş. Yaşı kaç olursa olsun farketmez, favorisi bir avuç fındık ve bir bardak tavşan kanı çaydı.

Fatih ve Cenk ise Ateş komutanlarının yalnızca özeli ile ilgili hassasiyetini biliyorlardı. Fındık aşkını Murat dışında kimse bilmezdi. Ta ki o güne kadar.

Bir hafta önce yerinde durmaz ikili askeriyenin kargo bölümünde alınmayan eşyalara bakmak için gitmişlerdi. Cenk'in annesi yine çorap ve iç çamaşır göndermeyi unuttuğundan acaba kargo kısmında bir karışıklık olmuş mudur diye askeriyenin dış alım kısmına geçmişlerdi.

İkili eşyalar içinde don ararken bir torba fındık bulmuştu. Bu durum ikisinin de garibine gitmezken erlerden birine ait olduğunu düşünerek almışlardı. Bir haftadır da yatakhane de her çay demlendiği zaman çıkarıp yiyorlardı.

Her şey sıkıntısız ilerlerken Ateş'in annesi fındıklar ulaştı mı diye aradığı an bütün fişler çekilmişti. Ateş sabahın beşinde yatakhaneyi bombalar gibi tekmeleyerek girdiği kapıdan hepsini ensesinden tutup fırlatmak suretiyle çıkarmıştı arka bahçeye.

Şimdi ise alev saçan bakışlarını askerlerinin üstünde gezdiriyordu. Mayına basmışlardı. Ateş mayını patlatacaktı elbette.

"Lan denyolar !" diye kükredi elleri ardında bağlı sinir saçan Avcı komutan. "Ulan tek hücreli amipler!" Sesi tüm bahçede yankılanıyordu. "Lan siz bir haftadır benim malımı bana mı satıyorsunuz ?" Bu sefer sesi öyle gür çıkmıştı ki boğazının acısını hissetti. Bu onu daha da sinirlendirdi.

Evet öyle olmuştu. Fatih ve Cenk buldukları bir torba fındığı yemek isteyene satmışlardı. İyi bok yemişlerdi vesselam. Birazdan da ayvayı yiyeceklerdi.

Fatih çaresizce elini kaldırdı tahtaya çıkmak isteyen öğrenciler gibi. "Komutanım açıklayayım ben." Savunması komutanı tarafından Ege kıyılarından denize akıtılan Yunan askerleri misali püskürtülmüştü.

TİM Where stories live. Discover now