35

11.5K 650 167
                                    

Sayısız makyaj denemelerimden sonra bulduğum en sade makyajı yapmaya karar verdim.

Doruk, Bana daha önce adını bile duymadığım bir restorantta yer ayırtmış, İkimiz için güzel bir akşam yemeği planladığını söylemişti.

Şimdi de güç bela giyeceklerimi hazırlayıp giymiş, makyaj denemesi yapıyordum. İşin garip olan kısmı Restoranttaki rezervasyon akşam saat 8'de olmasına rağmen, 5 buçukta evden çıkacak olmamızdı.
Bunun altında yatan gizemi çözmeyi sonranın konusu yaptım.

Hızlıca dudağımdaki kırmızı ruju silip hafif tonlarda ruj aramaya başladım. Zaten üzerimdeki ile hiçbir şey uymuyordu, bir de makyajı uydurmaya çalışmıştım.

Makyajımı sade ve restoranta yakışacak bir şekilde yapıp, üzerimdeki elbiseye baktım.

Hep aynı tür elbise giydiğimi düşündüğüm için bugün farklılık olsun diye uzun elbise giymek istemiştim. Her ne kadar rengi beni temsil etmese de, açık pembe dar bir elbise.

Gideceğimiz restoranta da internetten baktığımda gayet şık bir yer olduğunu gördüm. Bu yüzden ilk işim, Restorantın Tuvaletine girip birsürü fotoğraf çekmek olacaktı. Tabii Doruk ile ilgilendikten sonra.

Tahmin etmek çok zor olmayacaktır ki, Doruk o restoranttı kapattırmıştı. Her türk klasiğinde bu olmuyor muydu zaten?

Saçımı da önden perçem bırakıp sıkıca topladım. Kulaklarımı küçüklüğümden beri sevmediğim için, genelde toplamazdım. Ama bugün değişiklik olmasını istemiştim.

Aşağıdan duyduğum kapının zili ile düşündüğüm bütün herşeyi unutup bir anda telaşa kapıldım. Zaten hazırlanmıştım, ama Doruk'un gelmiş olma ihtimali beni ister istemez heyecanlandırıyordu.

Küçük siyah çantama rujumu, evin yedek anahtarını ve ne olur ne olmaz diyerekten küçük peçete paketini attım ve Çantayı kapattığım gibi alt kata fırladım.

Sakin gözükmeye çalışan bir yüz ifadesi ile kapının karşısına geçip hızlıca açtım.

"Bir an hiç açmayacaksın zann-" Sözünü bitiremeden etrafımda bir kez tur atıp ellerimi belime koydum.

"Nasıl olmuşum?" Bana hemen uyum sağlayıp tek elimi kaldırdı ve tekrar dönmeme yardımcı oldu.

"Sana karşı edebilecek iltifat bulamıyorum ben artık" biraz daha şımarıp içeriye doğru yöneldim. O da kapıyı kapattı ve içeriye girdi.
"Mükemmel olmuşsun"

Biraz cilve yapmaktan zarar gelmezdi bence. "Ne kadar mükemmel olmuşum? Anlatsana bi"

Gelip yanaklarımı sıktı. Bu olayı ben ona karşı yapıyordum aslında. Bu yüzden şaşırmıştım.

Dilini damağına vurup "Bebek gibisin bebek" dedi. Kahroldum arkadaşlar kahroldum.

"Yaaa" diyip göğsüne yaklaştığım gibi kocaman sarıldım. Dediği doğruydu, bebek gibi hissediyordum. Ama bu sadece onun yanında hissettiğim, tattığım bir duyguydu.

"Ee ne zaman çıkıyoruz? Hazırım ben" diyip göz kırptım ve tekrar kıyafetimi gösterdim. Gözleri, elbisemin ip askılarına kaysa da hemen düzeltip tek kaşını kaldırarak baktı.

"Bu küçücük ipler bu elbiseyi nasıl taşıyor?" Diye sordu büyük bir ciddiyetle.

"Ay abartma doruk!" Diyip ben de yanaklarını sıktım. Özlemiştim.
"Hem sen ne demeye çalışıyorsun bir açıkla bakayım"

Oturduğum yerden çekip kucağına doğru yöneltti, hiç sesimi çıkartmadan oturduğum yere sindim.

"Diyorum ki" durup dudaklarını yaladığının farkındaydım ama bilerek -tahrik olmamak için- bakmadım. "Bu askılar ya düşerse?" Diyip sağ askımı tuttu. Gözlerimi büyültüp abartmamasını söyleyecektim ki, aşağıya doğru indirmesi ile elimin refleks olarak göğsüme gitmesi bir oldu.

Ölçü | TextingWhere stories live. Discover now