"Sen Taehyung'a mı yürüyon lan?"

Yoongi söylediğiyle Jimin'i kaşlarını çatarken ben yüzümü buruşturduğumda diğerleri kahkaha atıyordu.

"Gerçekten çok komiksin hyung. Bu aralar bizden habersiz Jin hyung'la fazla görüşüyorsunuz sanırım?"

Seokjin'in gülen yüzü anında düşerken gözlerini kısarak Jimin'e baktı.

"Başka zaman espirilerime kahkaha atan yer cücesi şimdi gelmiş ne diyor!?"

Seokjin hyung söylenerek mutfağa gittiğinde diğerlerinin kıkırtıları arasında kanapeye geçmiştim. Jimin o sırada Seokjin hyung'un söylediği 'yer cücesi' lafına karşı çenesini oynatıyordu.

"İhale Jungkook'dan bana kaldı ya. Hayır ben zaten niye konuşuyorsam?!"

Jimin sitemle söylediğine karşı tekli koltukta oturduğunda soluma Namjoon hyung geçerken sağıma Jungkook geçtiğinde ona ters bir bakış atıp göz devirdim.

"Beni mi buldun yanıma oturacak?"

Şaka karışık biraz ciddi bir sesle söylediğimde her kesin bakışları bizi bulmuştu.

"Seni böyle kızdıracak ne yaptı acaba?"

"Ne yaptı hemen söyleyeyim hyung!? Gece senden önce ben bunu aradım, telefonu açmış 'hım, kimsin' dedi bende 'benim şapşal, Taehyung' dedim."

"Eee, yani?"

"Yanisi Jimin sonra bu 'hyung şapşal olduğunu söylemek için iyi bir saat mi sence' diyerek laf soktu bana güya."

Jungkook ağzına bir fındık atarak güldüğünde karnına doğru bir yumruk attığında yüzü kırışarak karnını tuttu.

"Yalnız güya değil bayağı lafı geçirmiş."

Jungkook, Yoongi'nin lafına bu sefer acısını unutup tekrar güldüğünde az öncekinden biraz daha sert vurmuştum.

"Hyung ya!"

"Kes sesini!"

"Ya sadece şaka yaptım. Ayrıca saat sabaha karşı beşte sen niye beni arıyorsun?"

"İhtiyacımız vardı ki arıyorduk, keyfimizden değildi herhalde. Başka zaman seni o saatte aradığımı gördün mü hiç?"

"Sen bana ihtiyacın olduğunu söylemedin ki?"

"Laf soktuğun için olabilir mi? Ayrıca o saatte ne için arayabilirim? Hem senden sonra Hoseok hyung'u aradım sağolsun insam gibi ikiletmeden geldi."

Bunu söylediğimde yüzü biraz düşerek ciddileşmişti. Gerçeği bilmeliydi, ona ihtiyacım vardi ve o bunu bile sorgulamadan bana laf sokmuştu.

"Onu bırakın da sen neden o saatte aradın ki onları?"

Namjoon hyung sorarken arkama yasladığımda cevapladım.

"Yok bir şey hyung, Hoseok hyung sağolsun yardımcı oldu."

"Neye ama?"

Bu sefer Seokjin hyung elindeki bira ve sojularla gelip yerdeki minderde oturarak sorduğunda bakışlarım Hoseok hyung'u bulmuştu.

Sorar bakışlarıma karşı gülümseyerek omuzlarını kaldırıp 'sen bilirsin' gibisinden boynunu eğmişti.

"Ne o? Bizden gizli mi?"

Bu sefer Yoongi hyung'un söylediğiyle bakışlarım ona kayarken gözlerimi kaçırıp derin nefes aldım.

"Olur mu öyle şey hyung?! Ben bugüne kadar sizden ne sakladım?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 16 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Live You | Kim Taehyung Where stories live. Discover now