Bölüm 33: Pazarlık Sanatı

3.8K 398 58
                                    

Günler geçmişti, eve yerleşmesinin üzerinden ama genç kız hala her şeyin çok dışındaydı. Genç kız, ilk kez adamla beraber onun her gün oğlunu görmeye gittiği hastaneye gitti. Bu ziyaretin örgütün derinlerine doğru attığı ilk adım olduğuna inanıyordu bu yüzden yanlış bir şey yapmamak için kendisini şartlamıştı. 

Hastane odasına adamın peşinden girdi ve hasta yatağında hareketsizce yatan oğlana baktı. Odaya girmesinin üzerinden dakikalar geçti ama oğlan bir kez olsun ne adamın söylediklerine karşılık verdi ne de dönüp kıza baktı. Sadece gözlerini camdan dışarıya dikmiş kara bulutların biriktiği gökyüzünü izliyordu. 

Genç kız oğlanın bu tavırlarının kendi varlığına bağlamıştı. Ne de olsa, yanına yerleştikten iki gün sonra adam, yas sürecini tamamlamasına fırsat tanımadan kendi kızını yurt dışına göndermişti. Oğlan bunun nedeninin genç kız olduğunu düşünüyor ve bunun için onu suçluyor olabilirdi. Genç kız, oğlanla bir ilişki kurarken daha çok zorlanacağını düşünüyordu. 

Adam, söylediği hiçbir şeye oğlundan karşılık alamayınca sinirlendi. Kazadan beri böyleydi. Kendisini görmezden geliyordu ve artık sabrı tükenmek üzereydi. Eşini kaybetmesi zaten canını çok yakmıştı, bir de aynı kazada yaralanan oğlunun kalp kırıklığı ile uğraşmak istemiyordu. Ağzından pişmanlık duyabileceği kelimeler çıkmadan önce odayı terk etmeye karar verdi ve bir hışımla odadan ayrıldı. 

Genç kız, sinirlenerek odadan çıkan adamın ardından sertçe kapattığı kapıya baktı bir süre. Sonra duyduğu ses ile hasta yatağına döndü. "Seni hatırlıyorum." Oğlan kurumuş dudaklarını ıslattı. "Aydın'dan taşınmadan önceki gece bizim eve gelmiştin. Yağmurun altında sırılsıklam olmuştun. Sana benim kıyafetlerimi giydirmişlerdi." Genç kız sonunda kendisi ile konuşan oğlanı kafasını sallayarak onayladı ve oğlan konuşmaya devam etti. "Neden geldin? Neden buldun bizi?"

Oğlan üzerindeki pikeyi attı ve ayaklarını yataktan dışarıya çıkardı. Yatağın kenarında duran terliklerini ayağına geçirdi ve soluğu kızın yanında aldı. Kızın önünde dizlerinin üzerine çöküp ellerini kendi avuçlarının içine çekti. "Bir babanın özlemini mi duyuyorsun? Eğer o gün seni kucaklayan sevginin arayışındaysan, hayal kırıklığına uğrayacaksın. Artık babam eskisi gibi değil." 

Genç kız, oğlanın bu söylediklerine nasıl karşılık vereceğini bilemedi. Böyle bir şeyi hiç beklemediği için hazırlıksız yakalanmıştı. Odadan çıkma ihtiyacı ile dolarak ellerini onun ellerinden kurtarmaya çalıştı ama oğlan daha sıkı kavradı ellerini. "Para için mi geldin?" Genç kız hızla itiraz etti. Oğlan ise bu itirazı duymazdan geldi. "Sana istediğin kadar para veririm. Bok gibi param var. Ne kadar istiyorsan al ve git." Oğlanın gözleri doldu. "Zarar göreceksin, Yeşim. Çok geç olmadan, o adam sana da zarar vermeden git buradan. Kurtar kendini." 

Güven odada gözlerini dolaştırdı ve benimle göz göze gelince rahatlama ile derin bir nefes aldı. Hala gözleri benim üzerimdeyken odadaki diğerlerine yönelik konuştu. "Herkes dışarı çıksın." İlk başta sakince söylediği sözler, diğerlerinde hareketliliğe neden olmayınca bağırarak sözlerini tekrarladı. "Herkes dışarıya çıksın!" 

Güven'in vücudunun titremeye başladığını fark ettiğimde göz temasımızı kesmeden onun hemen ardından konuştum. "Dışarı çıkın. Güven'le yalnız kalmak istiyorum." Çelebi ve Sinan benim talimatımın ardından tereddüt ile kalkıp kapıya doğru yürürken Yiğit, Savaş ve Halit'in oldukları yerde oturmaya devam ettiklerini gördüm. "Siz de çıkın." 

Savaş'ın çattığı kaşlarının arasındaki derinlik daha da artarken gözlerini ima ile hafifçe büyüterek bana bir şeyler anlatmaya çalıştı. Büyük bir ihtimalle Güven'den rahatsız olmuştu ve beni onunla bırakmak istemiyordu. Onun Mehmet beyin oğlu olduğunu bildiğinden neredeyse emin gibiydim. 

SESSİZ SİPERWhere stories live. Discover now