Bölüm 17: Çizgi Film Referansları

4.7K 340 20
                                    

Yiğit'in gitmesinin üzerinden ne kadar süre geçtiğinden emin değildim. Düşünce havuzumda kaybolmuştum ve zaman kavramımı yitirmiştim. Yiğit ile yaşadıklarımı kafamın içerisinde döndürüp duruyor ve ona ne kadar açık verdiğimi anlamaya çalışıyordum.

Bana karşı değişen tavrından anlamıştım ki Yiğit üzerimdeki etkisinin farkına varmıştı. Ve bunu kendi amacı doğrultusunda kullanmaktan çekinmiyordu. Amacının ne olduğundan emin değildim ama şansını yeniden deneyeceğine dair bir güçlü bir hissim vardı. Tekrar karşılaşma ihtimalimiz beni geriyordu ama aynı zamanda heyecanlandırdığını da inkar edemezdim. Yaşadığım bu çelişki baş ağrısı çekmeme neden oluyordu.

Dirseklerimi masaya yaslayıp başımı ellerimin arasına aldım. Parmaklarımla şakaklarıma baskı uygulayarak hafifçe ovarken kendi içimde yaşadığım bu karmaşaya nasıl bir çözüm bulabileceğimi düşünüyordum. Birisiyle bunun hakkında konuşmaya, farklı bir bakış açısı ile bu durumu ele almaya ihtiyaç duyuyordum çünkü artık yaşadığım bu karmaşaya objektif yaklaşamıyordum.

Kapının açıldığını duyduğumda başımı kaldırdım ve içeriye giren kişiye döndüm. Kısa bir an gelen kişinin Yiğit olabileceğini düşündüm ve kalp atışlarım hızlandı. Ama içeriye giren kişi takım elbisesi ve evrak çantası ile bir avukattı. İçeriye giren bu kadını tanıyordum. Özellikle Mehmet Bey'i içeri tıkıp sonunda her şeyin bittiğini düşündüğüm o zamanlarda bu kadınla sık sık karşılaşmıştım. Yanlış hatırlamıyorsam ismi Meryem Sema Pektaş'dı ve Mehmet Bey'in avukatlar ordusunu yöneten kişiydi. Hala İstanbul'da olduğunu sanıyordum, bu yüzden onu görmek beni biraz şaşırtmıştı.

"Yeşim Hanım, bu şartlar altında olsa bile sizi yeniden görmek güzel." Aynı şeyi ben onun için söyleyemeyecektim bu yüzden sessiz kaldım. "Gizliliğimiz sağlandı." Eliyle çift taraflı camı işaret etti. Karşıma geçip oturduğunda sordum. "Babamla görüştün mü?" Çantasını masanın üzerine bırakırken konuştu. "Evet, bu durumdan pek memnun değil." Ben bir şey söylemeyince konuşmaya devam etti. "Ellerinde bir şey yok. Sadece sizi gözaltı süresi dolana kadar tutacaklar. Tek yapmanız gereken sorulan hiçbir soruya cevap vermemek. Diğer korumanıza da aynı şeyi önereceğim."

"Daha erken çıkmam mümkün değil mi?" Başını iki yana doğru salladı. "Baskı oluşturuyoruz ama gözaltı süresi dolana kadar sizi burada tutma hakkına sahipler." Onu, başımı sallayarak onayladım. Burada yalnız geçireceğim süre benim için bir dinlenme arası anlamına gelebilirdi aslında. Uzun zamandır kendimle baş başa kalma şansını yakalayamamıştım. Belki aklımdakileri rayına koyup nasıl ilerleyeceğime dair eylem planı yapabilirdim. Bu zamanı iyi değerlendirmeli ve burada kalmanın yolunu bulmalıydım.

Aklıma tehdit mesajı gelince derin bir nefes alıp konuştum. "Ferit'e, güvenlik önlemlerini arttırmasını söyle. Babam hiçbir zaman yalnız seyahat etmesin, en az dört kişi yanında olsun her zaman." Avukat merak ifadesi ile sordu. "Mehmet Bey'e iletmem gereken bir şey var mı?" 

"Bir tehdit mesajı aldım. İçi boş bir şey olup olmadığından emin değilim ama şimdilik güvenliği arttırmakta yarar var." Sait'in başına gelenleri düşününce oldukça gerçek bir tehditti ama bunu onlara söyleme niyetim yoktu. Sait'in ölümünü bir koz olarak kullanabilirdim. Söylediklerimi başını sallayarak onayladı. 

Sessiz kaldığında konuşacak bir şeyimizin kalmadığını düşündüm ama hala karşımda oturmaya devam ettiğine göre söylemek istediği bir şeyler vardı. Bir süre konuşması için sessiz kalıp onu izledim. Bakışlarım onu germiş olmalı ki ellerini masanın üzerine yerleştirdi ve ojeli uzun tırnaklarını masaya vurarak bir ritim oluşturdu. "Mehmet Bey'in bazı soruları var."

Tek kaşımı kaldırıp sordum. "Ne hakkında?" Tırnaklarını masaya vurmaya bir son verdi. "Sizi şehirden ayrılırken yakalamışlar. Mehmet Bey, neden şehirden ona haber vermeden ayrılmak üzere olduğunuzu merak ediyor."

SESSİZ SİPERWhere stories live. Discover now