Bölüm 10

6.4K 468 398
                                    



Neyseki dediğim saatten önce veriyorum bölümü. Sizler bunu okurken ben diğerini tamamlamaya geçiyorum.

Ancak sizlere belirttiğim gibi bölüme kota sınırı koyuyorum. El mecbur yapacak bir şey yok. Her kitabın bölümü için ayrı ayrı sıkıştırılıyorum.
Ama ben size bölüm yazmaya yetiştirmeye uğraşırken okunma sayısına ve beğeni sayısına bakıyorum. Birbiri ile alakasız bir bölüm bin küsür okunma oranına çıkıyor ama beğeni en alt seviyede kalıyor. Tabi bu herkesi kapsamıyor iyiki varlar dediğim okuyucular mutlaka beğeniyi ve yorumu ihmal etmiyor. Onları sözlerimin dışında bırakıyorum.

Okunma oranına göz önüne alarak;

Vote sayısı 500

Yorum sayısı da 500

Diyerek sizlere bölümü sunuyorum.

Kota aşılmadığı sürece bölüm gelmeyecek.

Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular...


En zor zamanlarınız genellikle hayatınızın en iyi anlarının kapılarını açar. Devam edin. Zorlu durumlar,en sonunda güçlü insanlar yaratır.

Sevgi insana herşeyi yaptırabilir,bir de sevgisizlik.

Sevmek ya da sevilmemek arasında ince bir çizgi vardır ya hani? İşte o ince bir çizgi değil, koca bir uçurumdur.

Sevgi karşılıklı olan bir eylem tarifi olmayan bir histir. Ancak sevilmemek seni tamamen değersiz hissettiren mecburiyetmişsin gibi gösteren gurur kıran berbat bir şeydir.

Halin'in hissettiği; pranga olarak görülen mecburiyete mahkum kılınan istenmediği her daim dillendirilen değersizlik di.

Lakin bu mecburiyet sadece Haline özel değildi. Onu buna mecbur bırakan durum Aram'ın kız kardeşi ve onun ağabeyi Behram dı. Madem Halin mecburiyetti o zaman Berdel'i bozup herkes ailesine dönseydi.
Ancak bu olması mümkün değildi. Birinin istemediğini diğeri isterdi. Bu durumda Behram ve Zilan yazık olurdu.

Tüm aile Halin'in konuşmasına şaşırmış olsa da en çok Aram şaşkındı.
Odanın kapısına vurdukça vuruyor fakat Halin bir türlü kapıyı açmıyordu. Aynı şekilde de Avlunun kapısı sertçe vurulmaya devam ettiğinde de Tak kaşı havada hızlı adımlar ile Araf gitti kapıyı açmaya. Alacaklı gibi kapıya dayanan işe yarar biri değilse yüzüne yumruğu indirip geri gönderecekti.Ki kapıyı açtığı gibi gördüğü sima ile baka kaldı. Tek gözünü kırpıp 'hayırdır' diye sorguladığında genç adam Berat içeriye çoktan girmişti bile.

Alacaklı gibi kapıya vuran kişi Halin'in ağabeyi Berat dı.
Birinin ardına dahi bakmadan bırakıp gittiği bacısına,diğeri merak etmiş içi rahat etmeyince bakmaya gelmişti.

"Kusura bakmayın bu saate rahatsız ettim. Halini görmek istemiştim de."
Yüzünde oluşan mahçubiyet sesine de yansımıştı. Belki bu saate gelmekle yanlış yapmıştı ama sabahtan bu yana kendi kendini yemiş kardeşini merak etmişti. Ya da konakta onun yokluğu Berat'a ağır gelmişti.

"İyi yapmışsın Berat oğul, gel otur şöyle Dilşah Halini çağırır sana.Hem benim seninle konuşacaklarım vardır." Deyip Beratın koluna girmiş,onunla birlikte avlunun en ucundaki sedire oturmuşdu Zinar ağa.

Dilşah Halinin odasına doğru yol aldığında Emine hanım da mutfaktakilere kahve yapmalarını söylemişti. Araf ile Alaz da avluda masaya oturup kafalarını birleştirmiş Aram'ın hala kapıyı açtırma çabasına gülüyorlardı.

Kaç dakikadır kapı önünde kendini paralayan adam kapıyı açtıramamıştı.
Ancak onun açtıramadığı kapıyı Dilşah tek tıklatmada açtırmıştı.

Berdel (Aram ağa ve onun dilsiz karısı Halin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin