Bölüm 2

7K 401 74
                                    


Selam canlar kota henüz aşılması ama ben sizlere ikinci bölümü de atmak istedim. Fakat bu bölümden sonra kotalar geçerli...

Votelerinizi bekliyoruz.

Yorumlarınızı asla es geçmiyorum onları özellikle okumak istiyorum.

Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular...

"Yanında kalamayacağın bir kalbe sakın dokunma..!
Sen bir görümlük bahar dersin.
Geride koskoca bir kış kalır."

"Bizde yara sarılmaz,saklanır."

İnsan hayatı bu kadar ucuz işte. Kimse, kimseye fikirini sormaz. Saygı duymaz.! Sen ne düşünürsün demez. Hele ki buralarda asla sorulmaz. Sanki kız evlatlarını dünya getirme sebebi,onların çıkarları uğrunaymış gibi,canlarına karşılık imzatıkları senet gibi görürlerdi. Kız olmak mı suçtu? Yoksa doğduğun yerin ya da ırkın coğrafyası olmak mı?

"Behram Ağa'nın kardeşi Halin,Zinar Ağa'nın oğlu Aram"dediler değil mi? Yanlış duymadım. Duyduğum sözler olduğum yerde sendeleyip duvara yaslanmama neden oldu. Gözlerimin buğulanması bir kenara,ayaklarım bile şu an beni tartmıyordu. Üstelik bir deri,bir kemikten oluşan bedenimi. Kuş kadar hafif olan bedenim şu an bana tonlarca ağırlık tartıyor muşum gibi hissettiriyordu.

Bağırmak istedim...'Hayır'diye bağırmak istedim. Lakin ben istesem de inatla çıkmıyordu sesim. Hayır, biliyorum ben konuşabiliyor dum. Tamam belki anne babam dan sonra bir süre suskunlaştım. Kimse ile konuşmak istemedim. Ama bu konuşmayı unutacağım anlamında değildi. Fakat öyle bir susmuşum ki konuşmak istesem de konuşamıyordum. Hoş konuşsam ne değişecekti ki...

"Baba.."diyen birinin sesini duyduğumda zar zor bedenimi o yöne çevirdim. Dişlerini sıkmış, çenesi seyiren,öfkesi yüzünde renkten renge giren adamı gördüm. Aram ağa dedikleri adam dı bu.

"Siz ne dersiniz ağalar? Hayır bu dediğiniz olmaz. Ya,ben burada bile yaşamıyorum. Böyle saçmalık olmaz."diye avluda avazı çıktığı kadar haykırdı.

"Aramm.! De bir sus.!" Diye uyarı yaptı babası Zinar ağa. Allah'ım ben mutfağa gidiyordum değil mi? Olduğum yere çivilenmiş gibi kala kaldım. Tam da sırasıymış gibi avlunun kapısı tekrar açıldığında gelenin Berat abim olmasını beklerken,gelen amcamın kızı Zeynep di.

"Ben geldimm.!"diye salakça gülmesi ile kapıdan girerken kalabalığı görünce yüzünde ki gülme soldu,birden derin bir şekilde yutkunduğunu gördüm.

"Zeynep,ananın yanına çıkasın kızım."dedi amcam. Kızı geldiğinde sıkı sıkı kucaklaşan amcam şu anda ona değil hoşgeldin demek. Anında ortadan kaybolamasını istiyordu. Öyle ki onu gördüğüne sevinmek yerine ellerini saçlarına götürmüş,ufak ufak çekişritiriyordu.
Doğru ya,ya kızını da şimdi tercih olarak sunarlarsa?

"Olmaz.! Allah aşkına yapmayın beni öldürün Ama Halini bulaştırmayın"diye bağıran Behram abim. Dizleri üzerinde elleri arkadan bağlanmış olarak gözleri avluda beni aradı.

"Kes sesini Behram. Haltı yerken düşünseydin."dedi amcam.

Ah be abi.! Madem bu kızı seviyordun neden insan gibi istemeye gitmedin. Diye sorgulamayı çok isterdim. Ama benim duyduğum Zilan isminin Arslanoğlu Zilan olduğunu bilseydim. Yapma diye ayaklarına kapanırdım.
Bu aşiret ile aramızda kan davası yoktu. Lakin yıllar öncesinden Babamla Zinar Ağa'nın arasında hiç kimsenin bilmediği bir husumet vardı. Bizim evde Arslanoğlu aşiretinin adı geçince Babam kaşlarını çatar konuşulmasını bile istemezdi. Abim de bu yüzdendir ki,istemeye gitseydi vermezler di diye düşündü demek.

Berdel (Aram ağa ve onun dilsiz karısı Halin)Место, где живут истории. Откройте их для себя